Hani bir gece ansısın uyanırsın... Susamışsındır... Ama öte yandan yataktanda çıkamazsın bir türlü... Sonra hemen yanı başında bir şişe su olduğu aklına gelir... Kana kana içersin... Hani derler ya o şişe, içtiğin su senin bir parçan olur... Serinlersin, susuzluğun bitmiştir artık... Ta ki tekrar susayana kadar...
“sana aşkı sorsam sonelerden alıntı yapacaksın. ama bir kadının karşısında hiç tamamen savunmasız kalmadın. sana gözleriyle hükmedecek birini görmedin. tanrının seni cehennemden kurtarması için indirdiği melek olduğunu düşünmedin. onun meleği olmak nasıl bir şey bunu da bilmiyorsun. bir aşkı sonsuza dek paylaşmayı. her şeye rağmen. kansere rağmen. bir hastane odasında iki ay boyunca elini tutarak sabahlamak ne demek bilmiyorsun. doktorun gözlerine baktığında "ziyaret saatleri" kuralının anlamsız olduğunu görmesi ne demek bilmiyorsun. gerçek kayıp ne bilmiyorsun. çünkü hiçbir şeyi kendinden daha fazla sevmedin. “