bugün

kendisi iyi olan ama acısı sikerten duygu. amına koyayım ben onun.
bile bile tutsaklıktır.
pembe hayallerdir. Bir süre sonra keşke toz pembe hayal olmasaydı.
gerçek olmayan bir kavramdır.
erken boşalmamaktır.
elif şafak demek değildir.
yalnızca bir tek şeye karşı duyulması gerekendir. o şeyi de inşan kendi belirlemelidir.
memlekettir. sevdadadır. özlemdir. hasrettir.
(bkz: img #612963)
aşk, sevdiğin adamlara göre değişir, değiştirir.
görsel
görsel
aşk nedir diye sordum yine kendi kendime. neydi gerçekten, bir terkedilişle birlikte duyulan o bencil yaklaşım yedirememezlik mi, yoksa imkansızlığın verdiği cazibe mi. kaybedince değerini anlamak mıydı, ya da çok değer verdiğin için kaybetmek mi. onun hatalarını görmiycek kadar sevmekmiydi yoksa mantıklı davranmak mıydı aşk. içinde yaşamak, zorda olsa unutmak ama severek ayrılmak mıydı aşk. kalple mantık sevmez ya birbirini, ya kalbinle mantığının uyuştuğu anda kaybedersen birini. ya bidaha bulamassan onun gibisini dahada önemlisi istemiyorsan ondan başkasını, aşk bu muydu. takılı kalmak mıydı aşk? eskiden takılı kaldıklarını aşk sanmıştın belki, aşkın ne olduğunu onları unutabilince mi anlıyordum yoksa. değer verdiğin kadar değer bulmaktı aşk sonraları, sevilmemeyi aşk sanmıştım oysa.. sevmek diyorum tüm benliğinle sahi sen hiç sevdin mi birini yok olmuşcasına? böyle bi birlikteliğe sahipken insan nasıl zamanla unutabilir ki? sahip olduğunu hissetmek aslında bir yerde ait olduğunuda hissetmekti. dedim ya rol yapmadan taktik yapmadan sevidiğin biriydi aşk benim için, içimden geldiği gbi davranmak, düşüncelerinin aynı olduğu zevklerinizin uyuştuğu biri, sizi deli gibi kıskanan sahiplenen, 7 24 birlikte olmanıza rağmen 1 snye geç cvp vermenize tahammül edemeyen gözünden kıskanan biri. aşk yıllarca birlikte oldukça çoğalan bir duygu muydu yoksa daha çok vakit geçirme imkanı varken en başından ayrılınca mı oluyordu.. içinde kalınca mı aşk oluyordu yoksa uzun vakit geçirdikçe alıştığın için mi aşk deniliyordu. aşk görmeyince geçiyor mu yoksa görmedikçe göresini mi getiriyordu.. her görüşte acını hatırlamak mı yoksa iki yabancı gibi davrandıkça yabancılaşması mı. sahi aşk güçlü olmaktı her şeyden önce yoksa canın kanın olan insanla karşılaşınca nasıl başını öne eğip yoluna devam edebilirsinki.. sanki yokmuş gibi hiç var olmamış gibi gözünden sakındığını gözünün önüne geldiğinde, kendini gözünden sakınmak gibi..aşk yerine birini koyamamak mı, koymak istememek miydi.. neydi gerçekten aşk tecrübe miydi, yoksa her kaderin miydi bunlar.. aşk delicesine çabalamak mıydı, yoksa delicesine vazgeçmek mi.. neydi gerçekten bilmiyorum ama benim için kendini ona adamaktı, aşk sanıdığım her neyse, körü körüne adamak. delicesine sevip, delicesine çabalamaktı kaybetmemek için ama hep bi vazgeçilişti benim için. nerde hata yapıyorum çok sevip değer vermek miydi hatam, bu yüzden kaybedip aşkı tanımlamaya çalışmak ne zordu. bazen sebepler vardı her bi terkedişte bazense bahaneler. hangileri gerçekten gerçek sebebiydi.. bazen hiç öğrenememekti nedenini severek sevdiğini söyleyerek terkedilmek. bu sorgulamaların sonunda her şeyi boşverde daha ne kadar zaman geçmeli unutabilmek için her gece içinizi acıtan bu acı bitecek gibi değil çünkü.. daha önce hiç yaşamadığınız bir acıyla nasıl başedeceğinizi bilmemenizin çaresizliği.. çaresizlikle başvurulan yeni aşklara ne demeli.. sanki bir öncekinin intikamı sanki bir sığınış belkide bir kaçış.. daha da önemlisi bir deneyiş, olur ya belki eksik kalan bir şeyler tamamlanır, belkide unutursun, belki de bu eksiklikle yaşamayı öğrenirsin. ama aşk bu dedim kendi kendime bir yolunu bulur elbet, aşktan kim ölmüşki..
Sevismeden uyumamaktir.
sevdiğinin saçlarını parmaklarının arasında,
avuç içlerini yüzünde hissedebilmektir.
öpebilmektir parmak uçlarından küçük küçük,
bir kuşun gagasından öper misali.

sevdiğinin gözlerinde görebilmektir kendini
ve o gözlerin parlama sebebi olabilmektir aşk.

dünyanın neresinde olursa olsun,
sesini her duyduğunda, cehennem ateşinden çıkıp.
kutuplara inebilmesidir zihninin.

kafanda, yüzünün her hattını, her noktasını çizebilmek
ve çizdiğin o resmi düşünüp ahh! çekebilmektir aşk.

varlığı için bin kere şükredebilmektir Allaha
ve her duayı ona adayabilmektir.

o uyurken nefes alış verişini izlediğinizde,
yüzünüze vuran her nefesin, yüreğinizde fırtınalar koparmasıdır.

bir tebessümündeki sebep,
bir sözündeki sonuç olabilmektir,
her şeye rağmen bunu hissedebiliyorsa insan,
o aşk demektir.

benim için aşk, ne hissettiğimden çok, bu hissi verenin adıdır.
hissedebildiğim kadar. hissettirebilseydim keşke.
Dispepsiyi tanımlamak için kullanılan kısaltmadir.
A: Ağrı
ş: şişkinlik
k: kabızlık
Sadece karsi cinse duyuldugu sanilan duygu.
aşk, bile bile tutsaklıktır.
En uzunu 10 saniyedir.
Bana her gece aynı şarkıyı dinlettiren olaydır.

(bkz: niran ünsal Aklım hep sende)

--spoiler--

ayrıca tamamen kaybetmekten korktuğum için içimde yaşadığım olaydır.

--spoiler--

belki açılsam olacak ama onu kaybetme riski bile açılmamam konusunda yeterlidir.

not: çok pis rahatladım.
a-rtık akmayan
ş-ekerli
k-an.
işte budur görsel .
21. yüzyılın çeyreğinde artık konuşulmaması gereken, çünkü konuşa konuşa gına getiren konu.
ne menem şeydir ki;

ortalıkta bulduğunu sanan şaşkınlar cirit atarken, gerçeğini bulanı yoktur.
kusursuzu bulana kadar içimizdeki arayış sürecidir. kusursuz allah' tır, aşk araçtır. şehveti tatmak önceki fasıldır, tatmadan olması zordur.
allah kendi güzelliğini sevgiliye verirmiş, aşığının gözünden de kendisini seyredermiş...