Kevser-i âteş-nihâdın adı aşk
Dûzah-ı cennet-nümânın adı aşk
Bir lügat gördüm cünûn isminde ben
Anda hep cevr ü cefânın adı aşk
(bkz: Şeyh Galib)
Aşk dediğin şey ateş yaratılışlı bir kevserdir. (içmek istersin, ama ateştir.) Cennet gibi görünen cehennemin adını da aşk koymuşlar girmek istersin, ama yanarsın. Ben "Çılgınlık" adı verilen bir lügat gördüm ki, içinde ne kadar cevr ü cefâ ile ilgili kelime varsa, karşılarına hep "aşk" yazılmış.
bir kişinin diğer bir kişiyi sevme olayıdır. iki kişinin aynı anda birbirlerini sevmeleri imkansızlık derecesinde zordur. yani karşılıklı aşk diye bir şey belkide yoktur. çoğu menfaat ilişkisinden ibarettir.
''...Eğer hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri , o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken.. Öteki , bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüşüğüm ilk gün.. Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Aslında bu kadar basitti işte : Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın...'' der kürşat başar..
Ah...o duruşun var ya
Ah...o bakışın
Beni, beni, beni
Deler geçer
Ah...o yatışın var ya
Ah...o sevişin
Beni, beni, beni
Alır gider
Elimde resimlerin
Odamda sensizliğin
Acısı çıkarken
Geç olsa da
Pişmanım bebeğim...
Ah...o gülüşün var ya
Ah...o bakışın
Beni, beni, beni
Deler geçer
Bu seni üzdü mü?
Ayrılık seni aldı mı?
Severim der misin?
Ben olunca yanında
Sen olunca yanımda
Biz olunca yanyana
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel lâflı istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lâfların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik
aşk, üç harften ibaret bir kelime değildir. içinde maneviyat, uluhiyet barındıran, ve bizler gibi(tüm yaratılmışlar gibi) yaratılmış manevi duygular bütünlüğüdür. aşk mesnevi'yi anlamaktır. yunus gibi sevip mevlana gibi hoşgörmektir. ask'ta vuslat yoktur, içinde özlemi ve hasreti barındırır. aşk, kendi içinde cinsellik barındırmaz.