aşk şiirleri

entry62 galeri0
    12.
  1. eğer

    o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

    yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiç bir zaman duyulmasaydı eğer.

    daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

    belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp,
    göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında
    bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde
    "onca ayrılığın birinci dereceden failidir." denmeseydi eğer.

    gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    ıssızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde
    amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
    ya, canım ellerini tutmak isterse...

    evet sevgili,
    kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
    tanıklık etmiş olmasalardı eğer!

    can yücel
    4 ...
  2. 11.
  3. Aşk şiirleri yazmak için
    Aşık olmak gerekmiyor.
    Tıpkı;
    Polisiye romanları yazmak için,
    Cinayet işlemek gerekmediği gibi.
    4 ...
  4. 10.
  5. ...ve mona roza

    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
    Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
    Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
    Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
    Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
    Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

    Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü
    Ve boğazımı sıktı parmaklar ince uzun
    Günahkar toprağımın saçından bir tel düştü
    Sana ne olmuş Roza, bir derde tutulmuşsun
    Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti
    Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun
    Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü

    Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa
    Her şeyim sizin olsun, hep sizin, kesik başlar
    Rüyasında örümcek başlarsa ağlamaya
    içine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar
    Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa
    Gibi ölüm önünde özbenliğim yavaşlar
    Öyleyse bu şapkayı atıyorum ırmağa

    Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır
    Ve kediler de her gece sürünür yastıklara
    Denizleri bahtiyar eden günler kısalır
    Satılmayan çiçekler zehirli ve kapkara
    Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır
    Bir geyiğin eriyen gözleri düşer kara
    Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır

    Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık
    Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi
    Sana da Mona Roza, taşbebeği bıraktık
    Ellerinde kılıçlı balıkların bir dişi
    Senin hatıran kadar büyük, yeni, karanlık
    Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi
    Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık

    Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim
    Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura
    Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim
    itimat edeceğim şu belalı yağmura
    Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim
    Asılmış bir adamın iki eli yağmura
    Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim

    Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni
    Ve bir şehir yaratmak ruhundan Geyve diye
    Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni
    Katıvermek sessizce söylenen bir türküye
    Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni
    Ve son vermek bu bitmeyen şarkıya
    Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni

    Sana tavus kuşunun içine girdiğini
    En son söz olarak söylemek istiyorum
    içimde tavusların kaybolduğunu
    Bana da bir çift ak kanat kaldığını
    Son, en son söz olarak söylemek istiyorum
    içime girdiğini, tüyünü yolduğumu
    Son, en son söz olarak söylemek istiyorum

    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
    Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
    Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
    Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
    Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
    Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...
    1 ...
  6. 9.
  7. (#1318721)
    (#1318833) ZARGANA ' DAN HAYATINA GiREN, ÇIKAN, iZ BIRAKAN BÜTÜN KADINLARINA SEVGiLERLE...
    (#1306793)
    (#1318727)
    (#1331525)
    (#1304039)
    (#1306802)
    (#1306846)
    (#1306970)
    (#1307020)
    0 ...
  8. 8.
  9. Uçurumun kenarındayım Hızır
    Bir dilber kal'asının burcunda
    Muhteşem belaya nazır
    Topuklarım boşluğun avucunda
    Koca yâr adım çağırır
    Kaldım parmaklarımın ucunda
    Bir gamzelik rüzgar yetecek
    Ha itti beni ha itecek
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Civan hazır
    Divan hazır
    Ferman hazır
    Kurban hazır
    Güzelliğin zülme çaldığı sınır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ben fakir
    En hakir
    Bin taksir
    Ateşten
    Kalleşten
    Mızrakla gürzdan
    Dabbet-ül arz dan
    Yedi düvelden
    Korku nedir bilmeyen ben
    Tir tir titriyorum senden
    4 ...
  10. 7.
  11. Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden
    ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    Meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey
    kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Nazım HiKMET
    2 ...
  12. 6.
  13. 5.
  14. Anlatamıyorum (Moro Romantico)

    Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?

    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.

    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
    (orhan veli kanık)
    0 ...
  15. 4.
  16. 3.
  17. Aşk Şiirleri


    "iki kalp arasında en kısa yol:
    Birbirine uzanmış ve zaman zaman
    Ancak parmak uçlarıyla değebilen
    iki kol.
    Merdivenlerin oraya koşuyorum,
    Beklemek gövde kazanması zamanın;
    Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
    Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

    Kuşlar toplanmış göçüyorlar
    Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    Cemal Süreya
    3 ...
  18. 2.
  19. YOLLARIN

    tepe üstü kör kuyulara atmışlardı hani beni
    kuyular kör, kuytular tenha boğukluklardı
    üzerime abanmış ruhsuz karabasanlar vardı
    sessiz çığlıklarıma su döküp, beni boğarlardı

    sana ulaşmaya giden mesafeler vardı hani
    çıkmaz sokaklarında kaybolup ta korktuğum
    her çıkmaz sokak sana çıkıyordu oysa
    sen de bir yerlerden çıksaydın ya karşıma

    eşsiz cennetlerimin kanatsız meleğisin sen
    insafsız cehennemlerde yanmış olsam da
    bu gece de varlığın kapladı ruhumu sonsuzlukta
    sana ait bir çift göz, sulandı yine yollarında

    to the enchantress of the rabbit
    0 ...
  20. 1.
  21. kanatların yok ki senin
    melek diyeyim adına
    ama öyle parlıyor ki tenin
    melekler bile yaklaşamaz yanına

    bensizliğin yok ki senin
    yalnız diyeyim adına
    öyle seviyorum ki seni
    ruhum feda olsun canına

    to my enchantress
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük