aşk şiirleri

    32.
  1. Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
    Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
    Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
    Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
    Durup dururken bir kurt oluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
    Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
    Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
    Durup dururken kafamda güneşli bir duman,
    Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladıgım güne,
    VE HER SEFERiNDE SEN ÇIKIYORSUN SUYUN YüZüNE...
    nazım hikmet ran
    6 ...
  2. 15.
  3. Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
    Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    Sende tattım yemişlerin cümlesini.

    Desem ki sen benim için,
    Hava kadar lazım,
    Ekmek kadar mübarek,
    Su gibi aziz bir şeysin;
    Nimettensin, nimettensin!

    Desem ki..
    inan bana sevgilim inan,
    Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    Ve soframda en eski şarap.
    Ben sende yaşıyorum,
    Sen bende hüküm sürmektesin.
    Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    Günlerden sonra bir gün,
    Şayet sesimi farkedemezsen ,
    Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    Bil ki ölmüşüm.
    Fakat yine üzülme, müsterih ol,
    Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    Ve neden sonra
    Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    Hatırla ki mahşer günüdür,
    Ortalığa düşmüşüm, seni arıyorum

    cahit sıtkı
    6 ...
  4. 17.
  5. kıvılcım

    ama ben en çok şeyi en kısa zamanda sana söyledim
    yalnız sana..

    (bkz: özdemir asaf)
    5 ...
  6. 12.
  7. eğer

    o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

    yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiç bir zaman duyulmasaydı eğer.

    daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

    belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp,
    göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında
    bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde
    "onca ayrılığın birinci dereceden failidir." denmeseydi eğer.

    gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    ıssızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde
    amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
    ya, canım ellerini tutmak isterse...

    evet sevgili,
    kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
    tanıklık etmiş olmasalardı eğer!

    can yücel
    4 ...
  8. 8.
  9. Uçurumun kenarındayım Hızır
    Bir dilber kal'asının burcunda
    Muhteşem belaya nazır
    Topuklarım boşluğun avucunda
    Koca yâr adım çağırır
    Kaldım parmaklarımın ucunda
    Bir gamzelik rüzgar yetecek
    Ha itti beni ha itecek
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Civan hazır
    Divan hazır
    Ferman hazır
    Kurban hazır
    Güzelliğin zülme çaldığı sınır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ben fakir
    En hakir
    Bin taksir
    Ateşten
    Kalleşten
    Mızrakla gürzdan
    Dabbet-ül arz dan
    Yedi düvelden
    Korku nedir bilmeyen ben
    Tir tir titriyorum senden
    4 ...
  10. 3.
  11. Aşk Şiirleri


    "iki kalp arasında en kısa yol:
    Birbirine uzanmış ve zaman zaman
    Ancak parmak uçlarıyla değebilen
    iki kol.
    Merdivenlerin oraya koşuyorum,
    Beklemek gövde kazanması zamanın;
    Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
    Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

    Kuşlar toplanmış göçüyorlar
    Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    Cemal Süreya
    3 ...
  12. 21.
  13. pardon size anlatmak istediğim şeyler var dinler misiniz acaba?
    ama ben size karşı bazı hisler besliyorum
    hayır ama bir dinleseniz
    size olan duygularımı dile getirmem çok zor ama yinede denesem
    anlatsam size olan hislerimi
    aşkımı
    sevgimi
    sizi ne kadar arzuladığımı
    anlatsam size
    hiç mi ihtimalimiz yok
    hiç mi şans vermiyorsunuz bize
    ama böyle olmaz
    şuan konuşursam
    beynim dilime hükmeder
    o zaman
    konuşamam
    sizin gözlerinize bakmalıyım ki
    dilime beynim
    değil kalbm
    hükmetsin
    ancak o zaman anlatabilirim
    size olan hislerimi
    ancak o zaman kalbimi açabilirim size
    buna izin verir misiniz
    gözlerinize bakarak
    kalbimin dilime hükmetmesine izin verir misiniz?
    size olan sevgimi böyle anlatmak isterim
    size olan aşkımı böyle dile getirmek isterim
    çünkü beynim o sevginin büyüklüğünü algılayamıyor
    size olan sevgimi aklıma anlatamıyorum
    işte aciz bi insan aklı nasıl anlasın ki bu sevgiyi
    ama işte böyle kalemle anlatılacak da bir sevgi deil bu
    sözle anlatılmalı
    gözlerinize anlatılmalı
    ancak o zaman
    bi anlama kavuşur
    o aşk sözcükleri size yöneldiği zaman asıl anlamına kavuşur
    yapabilir miyiz acaba bunu
    dilimizden çıkan sözcükleri asıl anlamına kavuşturabilir miyiz?
    buna izin verir misiniz?
    3 ...
  14. 16.
  15. gözlerim seni görünce güzel
    saçlarım senin için uzun
    tenim seninle sıcak böyle.

    sakınmaklar gereksiz bunu yeni anladım
    kırıp dikenli telleri geldim yanına.
    dört tarafımda elle tutulan karanlıktı bilirsin
    raylarca uzuyordu yalnızlığım
    kör kandil kısır anlayışlara
    bir kinim vardı, zamanın eritemeyeceği
    bir sancım vardı öylesine belirgin
    yokluğun özlü çıbandı sanki
    duramadım.

    duramadım dayanılmaz isteklere
    bütün bağlardan kurtulup bir an
    gözlerinin büyüsüne geldim
    ellerinin ateşine
    yak beni.

    sen uykusun vazgeçilmiyorsun
    seni kendim kadar seviyorum
    günlerden bir gün duysam acısını
    beni ilk öpenin sen olmasını istiyorum
    beni ilk öpenin sen olmasını.

    TÜRKAN iLDENiZ
    4 ...
  16. 7.
  17. Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden
    ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    Meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey
    kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Nazım HiKMET
    2 ...
  18. 6.
© 2025 uludağ sözlük