aşk yoktur. böyle hissedildiği için, yaratıldığı gezegenden sürgüne gönderilmiş olmasıdır. aşk yoktur.... inanmak vardır. inandığımız değerlerdir aslında inanmak istediklerimiz... inandıklarımız olduğunu anlayana kadar....
Külliyen yalan. Aşk vardır. Hatta bilimsel olarakta kanıtlanmıştır. Kısmen...
"Ancak aşk olarak tanımlanan ve karşı cinse duyulan tutkulu sevgide farklı hormonlar görev yapar. "Aşk hormonu" olarak tanımlanabilen tek bir hormon henüz bulunamasa da yapılan çalışmalarda bir deneğe aşık olduğu kişi gösterilince kanında mutluluk hormonu, cinsel istek hormonu, stres hormonu ve adrenalinin arttığı tesbit edilmiştir"
aşk acısı yaşayan kişilerin söylemidir.
yani neymiş evet aşk varmış.
ama içinde bulunduğunuz zamanda ayaklarınızı yerden keserken ortadan kaybolduğunda kafa üstü tepetaklak düşmenize sebep olurmuş.
aşk yoktur. sadece heyecan ile hoşlantı duygusnun harmanlanması sonucunda tutku oluşur. bu zamanla ya tükenir yada sevgiye daha sonra da alışkanlığa dönüşür.
Yıllardır aşk diye birşey olmadığını yaşadığımız yoğunlaştırılmış sevgiyi aşk sandığımızı iddia ettim. Hatta çoğu kişiyi buna ikna etmişliğim bile vardı. Fakat son zamanlarda anladım ki yıllardır yanlış bir tezi savunuyor ve insanları yanlış bir düşüncenin etkisi altında bırakmaya çalışıyormuşum. Ne yalan söyleyeyim kısmen pişmanım... insan öyle değişken bir varlık ki yaşamı boyunca farklı evrelerde farklı şekillere bürünüp farklı beğenilere ve fikirlere sahip olabiliyor. Bugün doğru olduğuna inandığın tezin karşıt bir görüşle çürütülmesi ve doğruluğunu yitirmesi ve karşıt görüşünde doğruluğa inanan başka bir insan beyninde çıkıyor olması sizcede garip değil mi ? insan denilen varlık içinde çelişiyor ve sürekli kendiyle çekişiyor. Ben de bazı anlarda benzer durumlarda kaldığımda acaba benliğim mi değişiyor yoksa olaylara farklı açılardan ve pencerelerden bakmayı mı öğreniyorum ikilemi arasında kalıyorum ve her nedense sürekli b şıkkının doğru olmasını istiyorum. çoğu zaman kendimden ayrıldığın oluyor fakat Demates'in dediği gibi doğrulardan asla ayrılmıyorum(ayrılmamaya çalışıyorum) Bu durumun aslında hayatın ilerlemesinde bir gereklilik olarakta düşünmüyor değilim... Düşünmesem ve değişmesem sürekli kendimi denemek zorunda kalmaz kendim için bir karara varırdım. Demek ki beynim sürekli bir arayış ve deneme içerisinde ve ben bunun olmasından hiçte şikayetçi değilim. Aşk mevzusunda geldiğim şu noktada baz alındığında aşktan ne kadar anlamayan bir adam olduğum düpedüz ortaya çıkıyor. Kısaca aslında aşk varmış ama söylendiği gibi mutluluk veren birşey değilmiş bilakis acıyı tetikleyen ve mutsuzluğun bedeni kuşatmasına yardım ve yataklık eden bir şeymiş...
aşk vardır. lakin herkesin karşısına çıkan -bazen de çıkmayan- başka bir çeşidi olduğundan, aşk sanılan şey de, tanımı da, gittiğinde bünyeye verdiği zarar ve baki kalan acısı da kişiden kişiye değişmektedir.
Bak ben demiştim aşk yoktur diye 2 dk bekledim hala çıkmadı * hadi elma dersem çık armut dersem çıkma. Elmaaaaaaaa.... yok abi benimlen kafa buluyo yaa *
DiKKAT DiKKAT AŞK KONUŞUYOR : Kimmiş bakayım hakkımda ileri geri konuşup atıp tutan zavallılar ? işte geldim. Varım arkadaş. Kim diyomuş ki yok diye. Allahım yarabbim... Kızdırmayın beni, bak yemin ediyorum yemekten keserim hepinizi. insan içine çıkamaz hale getiririm. Mecnun'a yaptıklarım ortada kaşınmayın hepinizi delirttirim bak...