özcan deniz in, asmalı konak tan sonra en vasat oyunculuğu sergilediği dizidir. belki dizideki karakterin kişiliksizliğinden bu havası alınmış balon edası.
eğer bir sevgiliniz varsa ya da eşiniz kanınız donarak izliyorsunuz olanları. özcan deniz in (erkek oluşundan değil) sevdiğini zannederken böyle bir zayıflık gösterip, ihanet zehrinin kanına girmesi tüylerinizi diken diken ediyor. huzursuz oluyorsunuz. paranoyalara kapılıyorsunuz.
ihanet eden kişi kötü bir şey yaptığının farkında ama aslında değil gibi. bu izlerken size acı veriyor. ece sükan ın rolü de tam olması gerektiği gibi. gerçek hayatta böyle insanlar var ve bunu bilerek isteyerek yapan bir insan neden bu yola başvurur anlamak çok zor. bu yasak ilişkiye de aşk demek ne kadar doğru tartışılır.
hakkı bulut kaşlı ece'nin ara ara korkunç göründüğü dizi. bence onun yerinde bizim ferhunde oynasaydı dizi daha bir afilli olabilerdir.*
(bkz: ferhunde forever)
(bkz: forza ferhunde)*
hiç izlemediğim fakat reklamlarından etkilendiğim bir dizidir. reklamlarda meltem cumbulun aşkla ilgili sıradan ama güzel sözler söylediği güzel şarkılar çaldığını filan görünce merak ettiğim dizidir ayrıca. bir de motörhead tshirtü giyen bir oğlan takılmıştı gözüme buda olayın detayıdır. her neyse işte basit ama anlamlı sözler.
Şüphe çok tehlikeli bir zehir.
Allah biliyor ya benim damarlarımda da dolaşıyor.
Atmak istiyorum atamıyorum.
Aşkın olduğu her yerde şüphede var isteseniz de istemesenizde.
Şüphe sizi bir ele geçirdi mi hayat zor.
Ben O'ndan hiçbir zaman şüphelenmek istemiyorum.
Ama O'nu o kadar çok seviyorum ki beceremiyorum.
Kafam sorularla doluyor.
Seviyor mu sevmiyor mu?
Şu anda beni mi düşünüyor başkasını mı?
Bir gün benim aşkımın yerine geçecek birşey bulacak mı?
Hangi aşk sonsuza dek sürmüş ki bizimki sürecek diyorum kendime.
Kimlerin aşkı yokolup gitti gözlerimizin önünde.
Ben böyle zıvıttığım zamanlar O'nun gözlerine bakarım.
Parlak iri umutLu gözlerine.
içimde ne korku kalır ne şüphe.
Mutlu olurum.
Çok mutlu olurum..
(bkz: korkmasam seni sevmekten)
mantıksızlar örüntüsü,hele esas oğlan Özcan Deniz'in davranışlarına anlam vermek imkansız,sırf araba için yıllardır peşini bırakmadığı sevdiği kadını ortada öylece 2 kere bırakıyor.Karektersiz dediğin adam bile yapmaz bunu ,yok araba çalıyor,fakir ama doğru dürüst iş bulmuyor,beceriksizliğnin yanında karektersizlik abidesi.Bundan sonra o rolü nasıl toparlayacaklar bilemem,birden karekterli biri mi olacak,böyle devam ederse esas oğlan karekteriyle nasıl uyuşacak izleyip göreceğim.Meltem Cumbul'un Ö.Deniz'i vurduğu sahne süperdi ama sanki Ö.Deniz sahte oynuyor gibi geliyor ,sanki inanmadan ve umursamadan,biraz daha ciddiyet Özcan abi.
kanal d de günlerce reklamı oynamış , merak uyandıran ve sonradan da tam bir hayal kırıklığı uyandıran dizi.meltem cumbulun ağlaması gerektiği sahnede koca ağzıyla aptal aptal sırıtmasına sinir oluyordum genelde kadın her dramatik sahnede yada tavır alması gerekenler yerlerde gülüp duruyordu. özcan denize de fakirlik edebiyatının yakışmadığı anladığımdır dizidir. hatta asmalı konaktan sonra hiç dizi yapsadaydı da aklımızda karşı konulmaz adam olarak kalsaydı. seymennn nerdesinn?
dün gece itibariyle uzun zamandır televizyon izlemeyen bünyeme, baba-kız karşılaşmasıyla ağır gelmiş, sürüm sürüm süründürmüş, şaka maka kendini izlettirmiş dizidir. bir yandan da ece sükan'ın bu dizide ne işi olduğunu anlayamamış olmakla birlikte, oyunculuğunun epey vasat olduğunu göstermiştir. fakat; uğur polat gibi şahane bir oyuncuyu bünyesinde barındırmakla en doğru şeyi yapmıştır.
deli gibi hastası olduğum ama milletin bu kadar izlemediğini görüp üzüldüğüm dizi. her hafta izliyorum her hafta çok beğeniyorm ama özcanla ecenin kafasını koparıcam bu gidişle.
gece gece kendimi sorgulamama sebep olmuş dizi. benim gibi dizi izlemeyen biri hele hele de nefret ettiği meltem cumbul'un oynadığı bir diziyi nasıl sevebilir diye, sonra aklıma uğur polat geldi evet. bence bu diziyi çekilebilir kılan yegane insan. reytingleri düşük, kaldırılacak deniyor hakkında ama umarım tutar, biz de uğur polat'ı gelmiş geçmiş en eğlenceli rolüyle izlemeye devam ederiz.
"En çok ta dalgalanmasını sevdim içimdeki kuşların kanadı gibi. Yüreğim boş yere hopladı durdu hep... Vazgeçtim aslında aslıdan, sevdadan, şirinden... aslını da iki çöl arasında bir yerlerde kaybettim... ya da belimi kıran bir kalpsizin hasretine kaptırdım, ve şimdi garip bir fakirlik var içimde... tek umudumdur bütün varlığım... yandım durdum... kül oldum... duruldum duman oldum..."