şiir, aşkın somut; aşk da şiirin soyut halidir... birbirlerini bu şekilde tamamlar ve anlamlandırırlar. bir bakmışsınız şiir aşk, aşk da şiir olup karşınıza çıkıvermiş...
her şair aşktan etkilenmez. şiirlerde sadece aşkı anlatmaz fakat tabiki en çok kullanılan ham meyva aşktır. aşkı ressam gibi yaşar insanlar . her ressam kendine bir renk seçer ya da hissetmek, yaşamak istediği hayalı canlandırmak ister, kendi aşkını boyar. şairde işte kelimelerin ressamıdır. aslında hissettiklerini, yaşamak istediklerini ve yaşadıklarını kağıda dökerek dil verir kelimelere ve kelimelerin ressamı olur. duygularıysa fırçası..
aşık olan hemen hemen herkes yazar bi şiir. ama aşkı şiirden kurtarmak gerek yada * bu işi üstadlarına bırakmak gerek.aşık olunca insan kendinin baki, nabi yada karacaoğlan olabileceğini falan zennediyor. aşk bitince de yazılan şiirler şarkı sözü olarak değerlendirilmeye çalışılıyor. olan tabi eski aşığın zavallı yakın arkadaşlarına oluyor.
aşk ve şiirin birbiriyle örtüştüğünü kanıtlayan örnekleri olduğu gibi hayali bayanlara yazılan şiirler de yok değildir. hayali olmayan gerçek bir bayana şiir yazılmışsa bu aşktır denilebilir kanımca. dolayısıyla şiir ve aşk arasında anlamlı bir ilişkiden söz edilebilir.
-bunu anlatan bir şiir yazmıştım, şöyleydi:
zaten olamazdı aşk
nasırlaşan yürektir
ürkek bakışların sükun bulduğu
derinden ince bir sızı
yürek ağrısı
vahim yalnızlığımın bitmeyen arayışıdır biryerlerde
benim de tam bilmediğim sonlara giderken
üç noktalanıyorum artarak...
sana uzanıyorum sözde
başat bir duygudur
yokluğuna alışmıştır acı çekerek
fakat asla kopartmadan seni
ardın sıra gelmiştir
ardın sıra ağlayarak
şiir bile yazmamalıymışım
ama nasıl olur
nasıl?
bir kere burcum izin vermez buna
bir şekilde senle olmalı
hiç olmazsa şiirlerde
zaten olamazdı aşk
olmasaydın şiirlerde