içinde yaşadığımız dönemde meydana gelmektedir. iki gündür tanıdığı herkes aşık birbirine. hayır yaşım 50 üstünde değil. de yani bu olmamalı. olmadı sanki. madem çok seviyorsun, aşkım diyorsun neden 2. hafta ellerin ellerime* karışan bir başkası oluyor? yok lan muhafazakar da değilim. ama çok sinirliyim sözlük. gençler böyle yapmasın ya. üzülüyorum.
gerçekten günümüzde bu konuya katılmamak elde elde değildir.
gençler msn' de iki günlük kıza hayatım, aşkım kelimeleri sarfediyor. çok sıkı ilişki yaşıyorlarmış gibi. o kelimeler çok değerlidir genç adam o kelimeleri hayatında aşık olduğun kişiye söylersin ve tek bir kişiye söylersin.
onu dışında herkese söylersen zamanı gelince kullanacağın kişiye o sözü kullanamazsın. kullanırsın ama içinden gelerek diyemezsin her ' hayatım ' dediğinde kalbinden birşey akmaz yani.
günümüzde boşanmaların sebebi de bu sanırsam. ilişkiler yerlerde sürünüyor. evlenince de aynı embesillikleri eşine de yapınca anlaşmazlıklar başlıyor. özet olarak ; bu sözleri doğru kişiye kullanmanın ne kadar doğru bir davranış olduğunu zamanı gelince anlayacaksın.
bir şeyi kırk defa söylersen boku çıkar zaten. bu da onlardan biri. birine her gün seni seviyorum dersen ilk anki hissi uyandırmaz ki mümkün değil. az ve içten olmalı birşeyler..
dillere pelesenk olmuş kelimeler. sıkça kullanılmaktan yıpranmış cümleler. böyle adlandırabiliriz sanırım. artık ortaokul çağındaki çocukların bile anlamını bilmeden, anlamadan, çok da sorgulamadan kullanma ihtimali olan binlerce güzel söz, güzel cümle. herkes seviyor, herkes tapıyor. sonra o bitiyor ötekine tapıyor, yine tapıyor hep seviyor. sevmek güzel de, alışkanlık kötü. aşk güzeldi de, hani birini severdik çok severdik hep severdik ya biz, o yok artık işte. bu türün birkaç tane örneği varsa da, internet ortamlarında popülerlik gayesiyle sevgisini satmaya, bunu reklam aracı olarak kullanmaya başladı. ya da ben şimdi şimdi farkediyorum. sanki önceden içimizde dururdu birini sevmek. o bilirdi sen bilirdin yeterdi sanki. kayboldu gitti. bir arkadaşım "ben sevgilisiz yaşayamam" demişti. kolumuza taktığımız saatten bir farkı kalmadı artık çoğu şey gibi sevmenin de.
ev hanımlarının buluşu olan yeni bir dolma çeşidinin ön aşamasıdır. sıkıldınız mı biberin kabağın içini boşaltıp pirinç doldurmaktan. size yeni bir lezzet alıyorsunuz aşkı sevgiyi içini boşaltıp malzemeyi koyuyorsunuz. sonrası oh mis.
aslında bahsi geçen kavramlar değerinden hiçbirşey kaybetmezler yalnızca her geçen gün biraz daha yüzeysel düşünen ve duygusallıktan uzaklaşan insanoğlunun ona yüklediği anlamlar giderek somutlaşmaktadır. belkide kapı kulpu ve aşk kelimesi bundan yıllar sonra biryerlerde eşitlenecektir.
Hızlı yaşamak ve her şeyden çabuk sıkılmaktandır.
Bir yılda konuşulacak şeyler şimdi bir haftada konuşuluyor.
Eskiden insanlar birbirlerinden sıkılmıyordu çünkü organik bağ dışında konuşma şansları yoktu başkalarıyla.
Şimdi bir başkasıyla konuşmak çok kolay, tabii doğal olarak sıkılmakta.
Büyüyen dünya isteklerini de büyütüyor insanların.
Zamanın aşklarından sürekli darbe yiyen insanlar aşkı mantık ile çürüttükten sonra yapay bir aşk duygusu yaratıyorlar karşılaştıkları kişilerde - aşk duygusunu yaşayabilmek için-
Bir kez daha darbe yeyip tekrar yıkılmaktansa zamanın koşullarına uyuyoruz.
