esra ceyhan tadındaki insanların saçma sapan hikayelerinde yolda karşılaşan iki arkadaştır bunlar. aşk ve nefret yolda karşılaşır, dostluk nefreti yoldan çıkarır, bu durumu fırsat bilen aşk, ihanetle el ele kırlara koşar, kırlarda kaybolur; korku, kırlarda aşkla ihaneti ararken dağlarda gezer... falan filan...
en kötüsüdür. en zor anında bilerek ve isteyerek üzerine gelir. yanında olması gerekirken karşında durur. önce suratına telefonu kapar sonra da siz ağlarken hiçbirşey olmamış nasıl gidiyor der.
sinirden siz dişlerinizi sıkar, hıçkırıklarınızı susturmaya çalışırken, tüm uykusuz gecelerin yorgunluğu anında baş ağrısına döner.
aşık olduğum insan mı bu dersiniz. ne aşktır o anda hissedilen ne de nefret. derin derin nefes alıp kendinizi sakinleştiremediğinizde ve başaramadığınız işe cabası eklenince boşluğa bırakmak istersiniz kendinizi o da olmaz.
bir insan bu kadar beceriksiz olur mu dersiniz kendinize. hiçbir işi tam yapamaz mı dersiniz.
sonrası derin boşluk... hayata amatör takılmanın diyeti boşluktur. koca bir boşluk..