en kötüsüdür. en zor anında bilerek ve isteyerek üzerine gelir. yanında olması gerekirken karşında durur. önce suratına telefonu kapar sonra da siz ağlarken hiçbirşey olmamış nasıl gidiyor der.
sinirden siz dişlerinizi sıkar, hıçkırıklarınızı susturmaya çalışırken, tüm uykusuz gecelerin yorgunluğu anında baş ağrısına döner.
aşık olduğum insan mı bu dersiniz. ne aşktır o anda hissedilen ne de nefret. derin derin nefes alıp kendinizi sakinleştiremediğinizde ve başaramadığınız işe cabası eklenince boşluğa bırakmak istersiniz kendinizi o da olmaz.
bir insan bu kadar beceriksiz olur mu dersiniz kendinize. hiçbir işi tam yapamaz mı dersiniz.
sonrası derin boşluk... hayata amatör takılmanın diyeti boşluktur. koca bir boşluk..
çok yakın iki duygudur. büyük aşklar nefretten dogar derler olabilirdir. aynı şekilde hayatınızın aşkından nefret de edebilirsiniz... ufacık bir çizgi vardır aralarında. çogu zaman farkı fark edemezsiniz. ikisi de zirvede yaşanılan duygulardır.
Aşk, nefrete en yakın duygudur.
Bu yüzden derler büyük kavgalar aşk başlangıcıdır.
Ve yine bu yüzden derler her aşk ardında bir düşman bırakır.
Her iki duyguda, insanı yer bitirir, yaşlandırır.
" dinle oğul! biz erkekleri erkek yapan, iki şey vardır bu dünyada. birincisi bir kadının aşkı, diğeri bir erkeğin nefret. bunlardan sadece birincisini tadan çok yumuşak, sadece ikincisini tadan çok sert olur. erkeğin kıvamına gelebilmesi için iki duyguyu da yaşaması gerekir"
iskender- elif şafak.