Birden fazla kez izlediğim ve izlediğim en romantik filmler arasında top 10 da olan bir klasik. itiraf etmeliyim ki kitabına başladığımda devamını getirememiştim. Ama eminim ki getirseydim zırt pırt ağlar, tribe girerdim yok yere. Neyse efendim, konuya geri dönelim. Elizabeth kızımızın hareketliliğini, canlılığını, alaycı tavırlarını kendime çok benzetiyorum ben. Bir yandan hala aşkın var olduğuna olan inancı benim görüşümle tamamen zıt. O karşılaşacağına dair umudunu daima taşıdı ve buldu da. Buldu fakat aşkı uğruna yaşadığı sıkıntıların oluşturduğu hüznün o gülen yüzünün arkasında olduğunu bildik. Asıl gurur taşıyan belki de darcy değil lizzie idi. Zira gerek bingley ailesi gerek çevresinin onlara karşı olan bakış acılarıyla her zaman ezilen o oldu. Darcy nin aşkı hiç inandırıcı olmadı, ta ki onun için fedakarlıklarda bulunana dek. Benim görüşümce Darcy o kadar soğuk ve insanlara mesafeli durmamasına rağmen lizzie ondan daha gururlu ve daha duruş sahibiydi. Gelgelelim gerçek hayatta böyle bir aşkın doğması imkansız. Zaten hikayeyi bu kadar romantik bu kadar dramatik kılan da gerçek hayatta karşılaşılmasının mümkün olmaması. o kalpsiz ve merhametsiz duran Darcy içinde o kadar duygu barındırıyor ki ve bu açığa çıktığında vaziyet öyle romantik, öyle duygusal bir hal alıyor ki en can alıcı noktası da bu aslında. Öyle masum, öyle gerçek bir sevgi ki... esasında hiç bir durumun sevgiye engel olamayacağını kanıtlar nitelikte ama dediğim gibi, günümüzde engelleri aşalabilecek bir sevginin var olabileceğine ihtimal vermiyorum.
Cüneyt arkın ın bir repliğiyle noktalayayım. "Canımın içi böyle şeyler yalnızca romanlarda olur."
Edit: filmi 5-6 sene önce izledim, ilk izlediğim zamandan beri hayranım. ve kiralık aşk denen boktan diziyle ilgilenmiyorum.
Valla hic ask da gurur olur mu asik olursam gram gurur yapmam yuzsuz olurum o yuzden yalnizim. Fazla gurur gote vurur derler bende fazla da degil nerde yanlis yapiyorum be.
Mert firat in yeni dizisi. Bu efsane adama ragmen Olmamis bu dizi. Basroldeki kiz yine cok donuk. Duvar gibi adeta.
Ayrica kadire niye yuz vermiyo bu turkan yahu? Bilen biri soylesin. Yaşı mi kucuk olay nedir yani.
Jane austen e ait önyargı ve kibir ile başlayan ama sıcacık bir aşka dönüşen aşk romanı. Her şey bu kadar güzel anlatılırken her romanda olduğu gibi yine aceleye gelmiş bir son ile hayallerimi kırmıştır. Neyseki güzel bitti de o kadar üzülmedim.
Tatilde okumak ise büyük budalalık. Kitaba başlayıp hiçbir şey yapmadan ( hatta öğle yemeği yemeden ve aç kalma pahasına) sadece okumak ve bir sonraki sayfayı görmek istiyorsunuz. Eve döner dönmez filmini de izleyip editleyeceğim.
abartıldığı kadar güzel olmayan bir kitap ya da belki ben aşk romanı sevmiyorumdur sırf bitirmiş olmak için bitirdim. aslında bu kitabı ilk yazıldığı zamanlar okusaydım çok beğenebilirdim ama kitapta geçen olayların binbir türlüsünü türk dizilerinde görebiliriz o yüzden beni etkilemedi.
Hayat bu kadar kısa, ölüm bu kadar yakın işte. Kibrimiz, öfkemiz uğruna sevdiklerimizden vazgeçtiğimiz o gururumuz. Hepsi, yer kabuğundaki bir sarsıntı ile nasıl da anlamsızlaşıyor öyle. Nasıl da koskoca evrende ufak bir zerre bile değiliz. Vakit varken, sarılalım sevdiklerimize.
geçenlerde filmini izledim ve çok sevdim.
yani esasen muhteşem bir film değildir kesin ama benim çok hoşuma gitti.
artık romantik biri olmak istedim.
romantik film ve kitap arayışına girdim ne yalan söyleyeyim.