mehmet günsür ve belçim bilgin'in başrollerini paylaştığı klasik bir türk yapımı olan film.*
türk yapımlarını eleştirmeyi sevmiyorum aslında. dayanamıyorum ama, zira "işte türk filmi" dediğim filmlerden birisi. özellikle sinemada izlemedim filmi, biliyorum çünkü, ya mutlu son ya da dramatik bir son ön görülür bu tip aşk filmlerinde. akıllarda oluşan sorularımız var. en başta -hayattan kesitler yer almış mıdır?- sorularımızın cevabı alt kısımda;
--spoiler--
evet almıştır. kızın bir başkasına aşık olması ve ayrılık konuşma akabinde ağlaması herkesin başına gelebilecek cinstendi. bir gencin kendini bulmak istemesi başına buyruk hareket etmesi ve kızımızın babasının yaşadığı aldatma kısmı ve yaşadıkları. sonrası mı? yok sonrası. tesadüfün bu kadarı dedirtiyor resmen. ani tepkiler verdim izlerken. "yok artık", "al buyur kırdın kırdın", "yuh be abi, sıçmayın". keyifle izledin mi arkadaşım? dersen, evet izledim akıcı bir filmdi. o zaman kes çeneni diyenleri duyar gibiyim. neyse, keseceğim zaten. göz yaşlarımın dinmesini bekliyorum. şaka be, ağlamadım. azıcık sıktım kendimi* işin özeti şu ki; türk yapımları gün geçtikçe damara nasıl basacaklarını, izleyici kitlesine nasıl hitap edeceklerini, tipik bir klişe senaryosunda ajitasyon ile nasıl ağlatacaklarını çözmüş durumda. ayakta alkışlıyorum. türk filmi güzel yerlerde boy gösterecek.
peki anaç; oyuncuların durumu nasıldı?
- hımm güzel soru. evet özellikle belçim bilgin'in doğallığına hayran kaldım. mehmet günsür'ü katmıyorum bile her rolün adamı benim gözümde. altan erkekli desen kararında bir baba idi ve süperdi. bu arada söylemeden edemeyeceğim. altan erkekli mümkünsü baba rolünden dışarı çıkmasın. ayda aksel ölüm haberi sahnesini mükemmel oynamış ayrıca tamamen iliklerimizde hissettik bir annenin o an yaşayacağı duyguyu. şebnem sönmez zaten yedi numara dizisinden bu yana bir idol ona lafım yok. neticede oyuncularımız yine en başarılısını yapmış. entry burda son bulurken, gözümden damlayan son yaşı silmeliyim, müsadenizle.**
--spoiler--
aşk tesadüfleri sever, herkesin ağzına sakız olan ve insanları " olamaz mı, olabilir? " gibi bir söz öbeğini normal anlamda kullanmaktan dahi soğutan film. ayrıca beni de oldukça şaşırtmıştır. defalarca izlenir mi bir film diye arkadaşlarımı sorgulamama neden olmuştur.
filmdeki kızın ankara sanat tiyatrosuna kabul görüldüğü an, çıktığı tüm tiyatro oyunları sahneleri ve seçmelerine katıldığı filmden 3 gün içerisinde olumlu yanıt aldığı sahnesine hüngür hüngür ağladığım ama onun dışında aşk meşk olaylarının fazla klasik ve tırt olduğu filmdir... ben neden böyle bir tiyatro topluluğuna katılamıyorum? neden benim de seçmelerine katıldığım filmden hemen cevap gelmiyor? neden 1 aydır ne cevap verecekler diye çatlıyorum? neden, neden?
mutluluktan doğan edit yavrusu: benim de beklediğim yanıt geldi. e tabii ki olumlu....
gece gece çok ağlatmış filmdir. öyle böyle değil haa, salya sümük.
şimdi kendimdeyim, ne çok gözyaşı biriktirmişim ben be sözlük vay canına!*belçim bilgin'in de oyunculuğu fena değildi.
ağladım lan. yani hoşçakal şarkısının sözleriyle o son sahneler... öegh çok beter ağladım hem de. izlediğim en anlamlı finallerdendi. yapandan da yaptırandan da allah razı olsun... (dıı dıt dıt dııı dıı rıı dııı...)
Hani tesadüfün şoku çıkmış tamam, o kalbin hemen uyması da saçma olmuş eyvallah ama çok iç parçalayıcı olan şey; sevdiğinin kalbiyle hayata tutunma fikri. Bu kadar çok birbirinin hayatından teğet geçen insanların en sonunda tek bedende buluşması gibi bişey... Ayrıca filmde sahne ışıkları falan da çok güzel kullanılmış. Tabi müzikler de mükemmel olmuş. Ayrıca tam da kendime slr fotoğraf makinesi aldığım günün akşamında bu filmi izlemek de fotoğrafçılıkla ilgili genel bi mesajı olmasa da filmi daha çok sevdirdi bana sanırım. O film başlarken film banyosu falan... iyiydi yani. Eylendim ben, bir iki kere daha ağlatır bu beni.
böyle sağdan soldan arak, klişelerle bezenmiş bir filme bu kadar prim verilmesi beni ayrıca şaşırtmıştır. bundan başka üzerinde iki satırdan fazla bişey yazmanın zaman kaybı olduğu filmdir.
sonuna kadar güzel giden ama sonunda resmen küçük emrah tadında bitirilen film.
Hayır şebo'nun hatrı olmasa o hoşçakal sahnesinde sağlam bir küfür ederdim ama kadın yazmış yani şarkıya ayıp olur.
bir de sevgilinin ilişki gurusu yakın arkadaşı faktörü vardı tabii ki. deniz kızımızın şu orospu arkadaşı. ulan sen önce yüzündeki sivilcelere bak ondan sonra arkadaşının ilşkisi hakkında tespitlerde bulun.
herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği film işte... güzeldi.
güzel bir aşk filmi. belçim bilgin filmde ne kadar güzel görünüyor ya, normalde o kadar güzel değil. filmin sonu beklediğim gibi bitmiyor ya, ilginç olmuş o açıdan.
türkiye şartlarında çok iyi dünya sinema sahnesinde iyi bir filmdir.
aşk tesadüfleri severmi evet çok sever.
3 ayda 9 kere saçma sapan yerlerde aşık olduğum kızla karşılaştım o bana aşık değil ama 3 ayda 9 kere karşılaşınca bana karşı ister istemez bir ilgisi oluştu.yani evet tesadüf ve aşk kardeşten ötedir.