aşk seks mutluluk gibi kavrmalara neden bağımlıyız

entry6 galeri0
    1.
  1. Varoluşumuzun sıkıcı rutinleri olarak görüyorum bunları. Bunlar doğamızda olabilir ama bunları merkezimiz olarak belirleyip o eksen etrafında gidip gelmemiz çok sıkıcı değil mi ?
    0 ...
  2. 2.
  3. insan bunlara bağımlı olmamalı. Bunlar sadece hayatın bir parçası olabilir. insanın peşinden koşacak daha mühim işleri olmalı.
    0 ...
  4. 3.
  5. çünkü bunlar birbirine bağımlı kavramlar. e güzel olan her şeyi sevmeye meyilliyiz.
    Bağımlılık değil ama adı.
    1 ...
  6. 4.
  7. allah böyle kodlamış ve dünyayı bir düzene oturtmuştur.
    1 ...
  8. 5.
  9. Bunları hayatın içinden aldıktan sonra bitkisel hayatta sayılırız.
    3 ...
  10. 6.
  11. tabiattan yönünü insana çeviren felsefe, platon'da kısmen, aristo'da tam anlamıyla sistematik hale gelmiştir. felsefenin din, ahlak, bilgi ve siyaset gibi pek çok alanına eğilmiş bu filozofların siyaset felsefesinde ortaya attıkları “insan, sosyal olmaya mahkumdur.” tezi üzerine konuşup, başlıklar halinde insanın neden sosyal bir varlık olmaya mecbur olduğunu delillendireceğiz.

    1- doğum-bebeklik-çocukluk
    her insanın geçtiği bu evrelere baktığımızda; bir insanın doğması yani var olabilmesi için bir anne ve babaya ihtiyaç duymaktadır. tek başına doğamayan bir insan, kendisinden başka insanlara en başından muhtaçtır. sonraki süreç olan bebek evresinde ise karnını doyurabilmek, temizlik ihtiyacını karşılayabilmek, dışardan gelebilecek herhangi bir tehlikeden korunmak yani hayatta kalıp büyüye bilmek için yine kendisi dışında birilerine ihtiyaç duymaktadır. çocukluğun erken dönemleri ve geç dönemlerinde de genellikle karnını doyurabilmek, temizlik ihtiyacını karşılayabilmek, dış tehlikelerden korunabilmek için kendisi dışında birilerine ihtiyaç duymaktadır. ayrıca çocukluk evresinden başlayıp ömrünün sonuna kadar devam eden eğitim ve öğretim faaliyetleri için de birey, kendisi dışında insanlara ihtiyaç duymaktadır. başta john dewey, lev vygotsky ve albert bandura gibi sosyal öğrenme kuramının savunucaları insanın öğrenmeyi taklit yoluyla gerçekleştirdiğini savunmaktadır. öğrenme taklit yoluyla gerçekleştiğine göre insan konuşabilmek için de kendisi dışındaki insanlara ihtiyaç duymaktadır. diyebiliriz ki: her insan sosyal doğar ve büyür.

    2- birlikte hareket etme ve tehlikelerden korunma
    insanlar bazen kendi başına baş edemeyeceği tehlikeler veya zorluklarla karşı karşıya gelmektedir. örneğin salgın hastalılar ve yangınlar gibi. bu tür tehlikeler karşısında insan bir yardıma ihtiyaç duyar. evi veya bahçesi yanan bir adam yangını söndürebilmek için başka insanlara ihtiyaç duyar veya salgın hastalık sürecinden geçtiğimiz bu günlerde, hayvandan bulaşan bir virüsü kendimizden defedebilmemiz için uzman insanlara ihtiyaç duyarız. hatta insan dışındaki canlılar, bir arada yaşarlar. bu da aslında birlikte yaşamanın fıtri bir şey olduğunu destekler niteliktedir. insanın karşılaştığı tehlikelere kendisini güç yetirememesi ve akılsız canlıların bile bir arada yaşadığı göz önünde bulundurulduğunda, insanın mecburi bir şekilde sosyal bir varlık olduğunu görebiliriz.

    3- iş bölümü
    bir insan her şeyi bilemez. bildiğini varsayarsak, bildiği her şeyi uygulamaya koyamaz. insanın hayatını idame ettirebilmesi için bazı temel ihtiyaçları vardır. günümüzden yola çıkacak olursak hastalandığımızda bir doktora, yemek yiyebilmek için bir aşçıya, saç ve saklımızı kestirebilmek için bir berbere, ev yapabilmek için mimara; mühendise, ustaya ve işçilere; ekmek yiyebilmek için bir fırıncıya; meyve, sebze ve gıda ürünlerini karşılayabilmek için çiftçilere; giyinebilmek için elbise üreticisine, elbiseyi bedenimize göre yapabilmek için bir terziye, kapımız kilitlediği zaman bir çilingire ihtiyaç duyarız. bunlar sadece bazı meslekler ve liste çok daha fazla uzatılabilir. bu mesleklerin hepsinin ilmini almaya vaktimizi yetiremeyiz. bir şekilde yettiğini varsayacak olursak da uygulamaya vakit bulamayız. dolayısıyla insan ihtiyaçları olan bir varlıktır; bu ihtiyaçların hepsini de kendisi karşılayamayacağı için başka insanlara ihtiyaç duymaktadır.

    4- nesli devam ettirme ve cinsellik
    insanların birçoğu çocuğunun olmasını, onlar vesilesiyle neslinin devam etmesini, onlara şefkat göstermeyi, onlarla mutlu olmayı ister. bu evlat sahibi olma ve neslini devam ettirebilme isteği için karşı cinsine ihtiyaç duyar. insanda fıtri olarak bulunan ve bir ihtiyaç olan cinsellik, insanların neslini devam ettirebilmesi için zorunludur. öyleyse; cinsellik bir ihtiyaçsa ve insan neslini devam ettirmek istiyorsa kendisi dışında bir karşı cinse ihtiyaç duyar. insanın fıtratı insanı sosyal bir varlık olmaya mecbur bırakmıştır.

    5- kendini ispat etme
    maslow'un ihtiyaçlar piramidinin en zirvesinde yer alan kendini ispat etme, insanların çoğu zaman farkında olmadan yaptığı bir eylemdir. maslow'a göre en önemli ve her insanın yapmak istediği bir ihtiyaç olan kendini ispat etme, kendi başına yapılamamaktadır. insanın bu ihtiyacını gerçekleştirebilmesi için bazen ebeveynlerine, bazen eşine, bazen de bir topluluğa ihtiyacı vardır.

    6- din
    dinlerin tarihine baktığımızda insanlık kadar eski olduğunu görebiliriz. günümüzde de dünya nüfusunun %85'i bir dine inanmaktadır. bir dine inanabilmek, onu öğrenmek ve ritüellerini yerine getirebilmek için insanlara ihtiyaç duyulmaktadır. islam'da cuma namazı, hristiyanlıkta pazar ayinleri, yahudilikte cuma sinagog ibadeti, budizm'deki tapınak ibadeti, bireyin kendi başına değil; toplu olarak yapması gereken ibadetlerdir. dinin ferdi olarak yaşanamayacağı bu örneklerde anlaşılmaktadır. dolayısıyla bireyin topluma dahil olması gerektiği dinlerce de mecburi kılınmıştır.

    7- yalnızlık ve intihar
    dünya'da yapılan birçok araştırmada yalnız insanların psikolojik rahatsızlıklara yakalandığı, depresyona girdiği ve hatta bazen intihar da ettiği bilinmektedir. sosyal insanlara göre yalnız insanların intihara daha meyilli olduğu ve yalnızların daha fazla intihar ettiği yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. yani yalnızlığın intihar ve depresyon gibi patolojik rahatsızlıklara sebep olduğunu söylenebilir. öyle ki dilimize de bu konuyla alakalı “derdini anlatmayan derman bulamaz.”, “dert paylaştıkça azalır.” gibi birçok deyim bulunmaktadır. bu tür patolojik rahatsızlıkların önene sosyalleşerek geçilebilir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük