erkin koray'ın yine offf ulenn offff dedirten yaran, dağıtan şarkılarından biri.
her gece ben senin için
döküyorum gözyaşları
neden böyle değişti yar
gözlerinin bakışları
aşk oyunu bunun adı
ayrılınca kalmaz tadı
her aklıma gelince sen
yüreğimde başlar acı
aşkımız bir serap oldu
gül yüzüm bak nasıl soldu
kurduğumuz hayallerin
sonu neden böyle oldu
aşk oyunu bunun adı
ayrılınca kalmaz tadı
her aklıma gelince sen
yüreğimde başlar acı
keşke vaktinde bitirselerdi dedirten, romantik komediden drama dönüşmüş dizi. sarp'ın * ekin'in * evinin önünde; ekin'in geri dönmesi için oturup, günlerce beklediği, ekin dönene kadar eyleminden vazgeçmediği bölümün hatrına izlenmektedir hala...
yağmur deli gibi yağmaktadır. pencereden sarp'ı izleyen ekin sonunda dayanamaz ve dışarı çıkar. sarp bir umutla, gülümseyerek ayağa kalkar... oysa ekin hiç de düşündüğü tepkiyi vermeyecektir.
-git burdan sarp!
-gitmiyorum be! hiçbir yere gitmiyorum!
-bitti! bitti işte.
-hiçbir şey bitmedi.
-oyun oynuyorsun!
-oynamıyorum!
-kendini kandırıyorsun!
-benden iyi mi bileceksin be? seviyorum seni, seviyorum!
-sus! çoluk çocukla işim olmaz benim!
-çocuk ha... çocukca di mi bu yaptığım? ama yaptım... yine yaparım. hiç utanmadan, sonunun nereye varacağını düşünmeden... yine yaparim. ben bunu aşkım için yaptım. peki sen, sen aşkın için ne yaparsın? kapat gözlerini ekin. bir kere olsun başkalarının ne diyeceğini umursama. bir kere olsun geleceğini planlama, bir kere olsun beş dakika sonra ne olacağını düşünme... benim için... kendin için... inan hak ettik bunu... yapamazsın di mi? yapamazsin... ben görecegimi gördüm. madem sende bitti bu gece, bende de bitti ekin. bu beni son görüşün. bir daha rahatsız etmem. hoşçakal...
onu daha iyi anlamak için; onun sigarasını içiyor, gecemi ona adıyor, düşüncelerimde sadece onun yer almasını sağlıyorum. ilk defa bu şekilde bir zaman ayırıyorum ona. yeterince erken ayıramayışımın belli bir sebebi yok. onun erken davranması ve benim belirsizliğe olan zaafım dışında...
bir buçuk aylık bir ilişki... sanki seneler geçmiş gibi o soğuk denizden, hastane lambaları ve gece çaylarından...
boyutlanan ve anlam değiştiren ilişkinin saçma oyunları... hırpalıyor, sıradanlaştırıyor yaşantıyı.
yaşananlar bir gerçek olarak, hayali yaşamaktan daha kötüye dönüşüyor. ruhani tat ortadan kalkıp bedenin ayrıntılarını gizlediğinde somut düzlük görünüyor.
ve her şey metalaşıyor. artık duyular geçmişi hatırlatmayacak.
aşk oyunu denen şey hangi perdede kalmıştı hatırlamıyorum. doğaçlama yapacak özgürlük yok!
replikler yetersiz kalsa da oynuyorum. hayata!
keremcem diye bir yakısıklı cocugun sırtından prim yapan sacma ama işte keremcem hatrına rekorlar kırmaya calısan ve kırdıgını sanan geyiklerle dolu hiç bitmeyen bir oyun bazaen ask bazen ayrılık sonucda hep oyun .Ekin diye sorunlu bir kız zırt pırt karar degistiren dengesiz bir hatun ve yakısıklı sarp :)