Çevrendeki herkes ve her şey birdenbire varlıklarının nedenini ve anlamını hatırlamışcasına, sevgi ve güzelliklerinin kaynağı senmişcesine seni mutlu etmeye başlar.
Kalbin nefes kesercesine hızla atması… Her saniye yalnızca onu düşünmek… Ellerin titremesi, terlemesi… Bedende kelebeklerin uçuşması hali… Nedensiz yere gülümsemeler ve bazen de ağlama krizleri…
Yüzünüzde anlam veremediğiniz bir gülümseme varsa, sabahları onu düşünerek uyanıyor ve onu düşünerek uykuya dalıyorsanız, meraklı ve telaşlı haller (bazen de sakarlıklar) artmışsa aşık olmuşsunuz demektir. Ama aşk uzun süreli değil, kısa süreli bir heyecan silsilesidir.
Devamında daha dingin bir sevgi ve huzur gelir. Zaten tüm ilişkinin bu şekilde aylarca saçma gülümsemeler, meraklar ve telaşlarla geçmesi bünyeye zarardır! Endorfini pompalaya pompalaya kalp krizi geçirmeyelim.
Önce biraz aşk, sonra bolca sevgi. Sonra da patırtı gürültü. Eee hep aşkla sevgiyle laylaylom geçecek değil ya!
insan kendini hiç olmadığı kadar mutlu ve yaşam dolu hissediyor, fakat malesef bu çok kısa süren bir duygu. Etkisi geçince işkence çektiğini ve inanılmaz acıttığını görüyorsun. O güzel duygu bir an gibi, sonrası cehennem gibi. Bu yüzden değmez, kalbini yorduğuna da, kendinden vermeye de, aşkından ölmeye de. Kimse için hiçbir şeye değmez, tükürüp her şeye yalnız kalmalı insan. Çünkü kimse canınızı yakamıyor, çünkü sadece sevdiklerimiz aldı canımızı..
ilgilenmediğin, ilgini çekmediği konularla bile ilgilenmeye başlıyorsun, yüzünde salak bir gülümseme, ama her detayda aklında o oluyor. sanki hayatın sıradanlığı bile onu düşünmek gibi oluyor. ama sonra bakıyorsun ki elde var sıfır. yine de olsun aşık olabildim dersen o başka.