Duygusallık ile mantık arasındaki rekabetin sonucuna göre değişen durumdur. Bazıları duygularıyla yaşarlar hayatı ve maneviyatı, aşkı seçerler. Bazılarıysa her şeye mantıken bakarlar ve aşkı itip kariyere odaklanırlar. Keşke ikisini bir potada eritebilsek ama olmuyor sanırım.
Hiç düşünmedim bile. Tabii ki kariyer. Birincisi kariyer sadece senindir, tek kişiliktir. Aşksa her zaman karşındakine bağlıdır, gayet ona göre değişiklikler gösterir. Tamam kariyerde de çevre önemli olabilir ama bu ölçüde değildir. ikincisi aşk karın doyurmaz kariyer doyurur, karar vermek için önce yaşamak lazım değil mi? Ve son olarak kariyer beyinle, en kötü mideyle ilişkilidir. Aşkın esasen nereyle ilişkili olduğu ise bellidir.
uzun bir yol olduğunu düşünürsek ve aşkın heves olduğunu varsayarsak (geçici olduğunu veya bitmeye mahküm olduğunu vs vs ) kariyer derim. Neticede kariyer sana para getirir para da ne yazık ki 60 yaşındaki adamla 18 yaşındaki kızı bile evlendirir.
(bkz: acı gerçekler.)
insanı daha da zora sokan durumlar vardır. güzel bir sevgiliniz olduğunu düşünelim (olmadığını biliyoruz da varsayım işte), bu sevgilinizle alışveriş merkezine gidiyorsunuz, alışveriş merkezlerinin yeni tercihi malum güzel kasiyer kızlar ve çoğu da güzel yüzüyle muhabbete meyilli oluyor, insanı değişik düşüncelere ve çabalara sürükleyebiliyor. o zaman "aşk mı kasiyer mi?" ikileminde kalabilirsiniz.
bu ikileme giren insan muhtemeldir ki her ikisinde de başarılı olamayacak.
aşka da kariyere de çocuğa da yeteriz. hatta bunlarla yetinmeyip üstüne sevgiliden master bile yapabiliriz.