çocuklukta yazılan o en bi saf, en bi temiz olanları en bi güzeldir.
misal;
(alelacale ve aleni bi şekilde alileştirilmiş tüm çocuklara: ** )
"Sevgili Ayşe;
Bu sana ilk mektubum. Öğretmenimiz en yakın arkadaşımıza mektup yazmamızı istedi ve ben de seni seçtim. O değil de Ayşe, bi ilhan irem vardı, ne oldu ona? Hahahah. Şaka şaka. Asıl diyeceğim şu; hani öğle yemeğinde elma yedin ya dün, neden bana da vermedin? Ben sana üzümlü pop kekimden verdim ama. iyi ki bi elman var, neden hava basıyosun ki! Gözlerimin içine baka baka "Ay ne de güzel elma, elma yiyeceğim çünkü elma kırmızı, sert ve sulu" demen hiç aklımdan gitmiyo. Karar verdim, ben de tenefüste yanına gelmicem. Git Kaan'larla kovalamaca oyna ve benimle hiç konuşma. Gün geçtikçe benim ne kadar haklı olduğumu anlayacaksın ve o zaman hıçkıra hıçkıra otur ağla bence. ismail YK'dan "allah seni kahretmesin yaa, A.Q." adlı eseri wma destekli mp3 player'ında dinlemeyi de ihmal etme. Ama senin wma destekli mp3 player'ın yoktu sanırım. Ah tabi ya, ben de herkesi kendim gibi zengin sanıyorum, lütfen kusura bakma. O değil de Ayşe, bir Seyyal Taner vardı n'oldu ona? Hahahah. Of Ayşe ya, zaten şişkosun ve ısrarla elma yiyorsun, sana inanamıyorum. Sanırım arkadaşlığımız en başından beri büyük bir hataydı belki de. Bu mektubu yazmaya devam ettikçe, kendimin nasıl da süper bi insan olduğunu anlamaya başladım. Eminim senden daha iyi, güzel, taş ve de en önemlisi elmasını paylaşmayı seven Ayşe'ler var bu dünyada. iyisi mi dostça ayrılalım. Beni arama. Bütün bunlar senin elma sevdan yüzünden oldu. Bir elmayı bana tercih ettin. Tebrikler Ayşe! Kaan'la sana mutluluklar. Eminim o daha hesap makinesinde leblebi yazmayı bile bilmiyodur. Ha unutmadan, ünite dergisinde sayfa 23'ten 28'e kadar olan yerlerden sorumlusunuz dedi ya öğretmen, 28 de dahil mi?
Sen bu satırları okurken ben senin arka sıranda oturmuş saçını çekiyo olucam. Çok safsın Ayşe! En çok da bu özelliğini bayılıyorum. Bi elma yüzünden kavga edilir mi şişko seni yaa.. Şaka yaptım. Büyüyünce sana ne tecahül-i arifler, ne tevriyeler yapıcam ama daha o konuları görmedik. Canım Ayşe. Saçların çok güzel biliyo musun? Seni abaküsünün boncuklarını oynarken gördüğüm o ilk günkü gibi seviyorum. Kaan'ın da kafasına bi vurcam görcek gününü."
Dün akşam senden ayrıldıktan sonra,
ilyas'lara gittim.
Oturup, şu evlenme meselesini uzun uzun konuştuk;
Karısı da akla yakın şeyler söyledi:
Ben gerçi onu severim, dedi;
Beraberce yaşayıp gitmenizi kim istemez?
Ama, yoksulluğa alışkın değildir o;
Açlığa, yalınkat döşeklere pek katlanamaz.
Dinledikçe, kızcağıza hak verdim;
Bu iş olmayacak gibime geliyor, ne dersin?
Sen öyle görmüşsün büyüklerinden;
Dört kap yemekli sofralar görmüşsün,
Karpuz kollu yaz entarileri görmüşsün;
Yattığın yataklar herhalde somyalıdır;
Haftada bir-iki, sinemaya gidersiniz evcek...
Hayat pahalı, sana pabuç alamam;
Pabucu bırak, şöyle karın doyurucu bir şeyler de alamam;
Kitap alamam mesela,
Radyo alamam, tiyatro bileti alamam;
Gençsin birçok şeylerde gönlün kalacak.
Peşin söylemeli ki, sonra bana gücenmeyesin;
Benim cıgaram var, rakım var;
Alıştığım insanlar var bunca yıldır,
Sevdiğim, inandığım;
Onlarla görüşmeden edemem.
Hepsini kabullensen bile, günü nasıl kurtaracağız;
Memurluk bana gelmez,
Ticaret falan da yapamam, yaradılışım böyle;
Çelimsizim, taş kıramam.
Ben yazarak, çizerek geçinmek zorundayım;
Diyeceksin ki; ölme eşeğim ölme!
Sen bir aralık demiştin ki:
Gerekirse, ben de çalışırım, demiştin;
ingilizceden tercümeler yaparım, dikiş dikerim;
El işine koşmak gücüme gitmez;
Annem bana bunların hepsini öğretti.
Benim anam da iyi kadındır, biliyorsun;
Sana kaynanalık etmez tabii.
Anıa, hastalıklı, eli işe varmıyor;
Bulaşık mı yıkayacaksın, tercüme mi yapacaksın;
Ortalığı mı süpüreceksin, dikiş mi dikeceksin?
Bir gün, beş gün değil ki bu;
Gençliğini yitirince hayattan soğuyacaksın.
Ben şiir de yazıyorum, biliyorsun;
Şiirlerimde barış gibi, hürriyet gibi sözler geçiyor;
Buna içerleyenler olacak belki,
Bu güzelim işe bir kulp takıverecekler;
Cezaevlerine düşeceğim, sen yapayalnız dışarda...
Bu mektubu postaya vermeden önce,
Şöyle bir gözden geçirdim;
Başka kusurlarım olsaydı,
Emin ol, onları da yazacaktım.
kevin costner in başrol ve yapımcılığını üstlendiği; 1999 yapımı muhteşem bir aşk filmi. orjinal adı Message In A Bottle.
-aşık bir kadın, sarsılan güven..
güvenilmediğini hisseden kadın ne kadar aşık olursa olsun gider..
sonrasında pişmanlıklar...
..ve aşk
aşk asla ertelenmemeli..
yanık olur ucu, ve kırık umutlar yarım özlemler taşır içinde. bazen bir serzeniş, bazen bir haykırış bazen de bir damla gözyaşıdır içindeki. ve bazende bir babaya elinin resmi çizilmiş bir evlattır.