kırmızı gelincik çiçeklerini parmaklarımın arasında ezdiğimden beri kan tutar beni. gelinciklerin tam ortasında siyah benekler gibi ruhum kararır. sonra aşkın derin uçurumuna paraşütsüz atlarım. yere çarpmadan saniyeler önce son bir nefes alırım. bu nefes bembeyaz bulutları anımsatır bana. geçici bir ferahlık hissi. yoksa tanrının sonsuz şefkati mi?
şimdi sen yorgunluğun asaletinde öylece demlenen güzel: yoksa uyuyor musun. uyurken bana hiç zararın olmuyor farkında mısın? şimdi fırsattan istifade göz kapaklarının kıpırtısızlığına şiirler atıyorum. bir şarkı kirpikli tel örgülerinden eğilip geçiyor. ucu bana dokunuyor. duyduklarımı kulağına fısıldıyorum. aşk firarisi şuh bir hayal gözlerinden dudaklarına kaçıyor. işte tam orada öpülüyorsun.
kalakalıyor dünya. kalakalıyor gece.
aşk kanıyor...