- askim sinemaya gidelim mi?
+ olur tabii. hangi filme?
- "ask geliyorum demez ama gidiyorum der" bu var simdilerde. gidelim n'olur..
+ ne der, ne der?
- gidiyorum der.
+ hadi oradan! bi' bok diyemez. askin gozu kor oldugu gibi, dili de laldir necla..
- ehe, uhu, oho. yani? gidiyor muyuz?
+ yok yavrum yok. filmin isminde meymenet yok bir kere.
- uhuh! peki.
üstad oyuncu kadrosunu esas oğlan ve kızın önüne geçecek sahnelerde kullanıp saygılı ama çemkirgen gönülleri kazanmışlar ve tam anlamıyla allanmış pullanmış bir yeşilçam filmi yaratmışlar. ben konsepti sevenlerdenim ama kimse ödül vızıltısı etmesin.
sıcak, sımsıcak bir film. hani bazı filmlerin bazı sahneleri sebepsiz yere insanın gözlerini yaşartır ya, işte bu da onlardan. tolgahan sayışman'ın artık bayağı oyuncuya dönüştüğünü, bergüzar korel'in saçma dizilerdekinin tersine ne kadar eğlenceli ve gülmenin yakıştığı bir kız oldğunu gördüğümüz film de oldu ayrıca.
--spoiler-- Zeki alasya'nın zengin kızın babasının işyerini basarak "dokunma çocuklarıma" tadında attığı fırça münir özkul'a harika bir selam olmuş; düşünenin yüreğine sağlık.
--spoiler--
aşkın insanın karşısına aniden çıktığını, aşık olunan zamanın önceden belirlenemediğini ifade eden cümlecik.
ancak aşk gidiyorum da demez. arkasını döner ve çekip gider...
aşk tutulması ile ağızlarda güzel bir tat bırakan murat şeker'in başarısını devam ettirmesini dilediğim film. demirbaş tolgahan sayışman, etrafına yerleştirilmiş çok sayıda kaliteli, deneyimli oyuncu ve oyunculuğunu beğenmesem de filmin ön plana çıkmasına katkı sağlayacak ündeki(haketmiyor o ayrı konu) bergüzar korel ile sanki iyi bir film olur izlenimini de vermiyor değil hani.