sevgilisinden yeni ayrilmis, kilo almaktan korkmayan kizdir. fakat yanlis yapmaktadir; yemesin ki sismanlamasindir ve yenilerini bulsundur. ya da regl donemindedir.
yediği çikolatalarla götünü büyütecek, sonuç olarak evde kalacak kızdır. ondan sonra girersin depresyonlara tabi "evde kaldım, bak aysel teyzelerin kara kura çirkin kızı hüsniye koca buldu." diye!
yalnız kızdır. çikolatanın sebebini zaten hepimiz biliyoruz, endorfin.. bu yüzden yalnızlığın en iyi tarafı çikolatadır belki de.
[şimdi abicim yalnız değildir, sevgilisi vardır deme. tek başına bir kızdan bahsediyorum, "erkek arkadaşıyla birlikte aşk filmi seyredip çikolata yiyen kız" değil.. zaten karakter sınırını aşardı sanırım, diyemezdim. *]
hea şimdi nasıl olur? gider bu kız bir filmciye, alır filmini, takar oynatıcıya, yanına zulalar çikolataları paketlerce ve bir yandan yerken diğer yandan da filmini izler. film genelde sinemografik * açından bir fiyaskodur ama filmdeki esas oğlan çok yakışıklıdır. filmi kotaran da odur zaten. şu eurovision'daki norveçli balıkçı.. şey yani norveçli şeker çocuk gibi.. "i'm in loooooove with a fairy taaaaaaale" diye ilkokul 3 zekasıyla yazılmış şarkıyı söyleyen beybi feys.. neyse o başka konu.. kız tabi bir yandan filmdeki hüzün öğeleriyle duygusallaşırken, hüzne boğulurken diğer yandan endorfinle mutluluk yükleyip bu dengeyi kurmaya çalışır. aklından da "keşke öyle bi sevgilim olsa" diye geçirir ama dünya üzerinde öyle bir insan evladı olmadığı için (duygusal, anlayışlı, ince ruhlu, maço(!?), vefalı, şair ruhlu, özveri abidesi vesair ve hepsinin yanında "yakışıklı") öyle "keşke"leriyle kalakalır... sonra bir defa ısırır çikolatasından.. bir daha, bir daha.. film bittiğinde genelde filmdeki mutlu son (tam ayrılmışlarken vuslat!) üstün gelir.. kız da tabii film boyunca tükettiği çikolatanın yardımıyla bu mutluluğu perçinler. filme sevinir, "lan ne aşklar var be!" der ama kendi haline bakıp da üzülür "bulamadık şöylesini." diye.
hea ama bazıları o kadar karamsardır ki ne çikolata ne de mutlu son mutlu eder. mutlu sonda bile şunu diyebilecek kadar pesimistlerini tanıyorum: "bak elalemin kızı taş gibi oğlanları götürüyor, bense eve tıkılmışım yalnız başıma ühüüüü..." ee kızım öyleyse madem dışarı çıksana, o taş oğlanlara bir görünsene! tıkılma eve madem..
(ha bu türün erkek hali de illa ki vardır ama sözlükte yok. ama böyle bir kız imaj var kafalarda sonuçta.)