bi süre sonra anlaşamayıp, birbirine girmeye başlayan çiftlerin gösterebileceği makul açıklama: "e biz aşk evliliği yaptık, o da bitti."
tersi için (bkz: mantık evliliği)
"aşk" asla bedenle ya da vücut kimyasıyla alakalı bir durum değildir. evet bunu size moleküler biyoloji ve genetik okuyan biri olarak söylüyorum. biyoloji literatürlerine de geçen bu "aşk" kavramı batılının anladığı manada aşk, yani "şehvet"tir. şehvettir vücut kimyasıyla ya da biyolojiyle alakalı olan.
oysa iskender pala'nın da söylediği gibi doğu'nun "aşk" tan anladığı çok farklıdır. bir ateş, elle tutulamayan sadece varlığı bilinen, ilahi bir kavram. maddeyle ya da maddeden yapılmış herhangi birşeyle bağlantısı bulunmayan dünyanın en harika duygular karmaşasıdır aşk. tanımlara sığmayan ve bir tanımı olmayandır.
aşk'la başlayan evlilik ise yapabilecekleriniz arasında en güzel evlilik olmakla birlikte daha sonradan sevgi'yle kuvvetlendirildiğinde sonsuza ulaşır, en güzel halini alır. hz. muhammed'in de tavsiyesi budur.
aşkın gözü pembe lenslidir demişler. aşıkken, o kişinin olumsuz yönlerini görmezsin, evlenince sıkıntılar başlar. allah bütün evlileri mutlu etsin o ayrı ama herkes aşk evliliği yapmayı isterken içten içe benim hayalim evlendikten sonra aşık olmak nedense.
çoğu kişi aşkı "kör olmak" olarak nitelendirmiş. ben aşkı çiftlerin birbiriyle düşünce yapısının, ortak ilgi alanlarının, fiziksel ve cinsel uyumunun örtüştüğü birliktelik olarak tanımlıyorum. dolayısıyla bu tür evlilik çok da iyi çok da güzel olacaktır.
eminim bir çok insanın yapamayacağı yapmış olmadığı evliliktir ve evlilik olacaktır. hepimiz, aşk istiyoruz sevgiden yakınmalar, sevgiliden yakınmalar, aşka olan ihtiyaç bilmem ne derken, hepimiz üçün birini alacağımız gibime geliyor.