Peki Aşk sonsuza dek sürer mi... Henüz sonsuzu görmüşlüğüm yok o yüzden buna cevap veremem.
Son olarak aşkı tanımlamadan varlığını haykırmak saçma duracaktı...
Aşk istesen de kopamamaktır,
istesen de unutamamaktır,
Aşk sebep ise acı çekmekten zevk almaktır,
Aşk susmaktır,
Aşk göz yummaktır,
Aşk o yokken her şeyin anlamını yitirmesi,
O varken anlamsızlığın bile anlamlı gelmesidir.
Aşk kaybetmekten korkmak,
Ama sahip olmaya kıyamamaktır.
Aşk benliğin ötesinde, masumiyetin gölgesinde bir yerlerdedir.
Aşk sadece bir defa yaşanandır, Sevginiz sınırlarını tek bir defa bu denli zorlayabilir.
Ve aşk yanılmaz. Yanlış kişiyi sevebilirsiniz ama ona aşık olmak mümkün değildir.
Çünkü aşk temiz bir duygudur.
O sırf hoşlantı veya arzu değildir...
Aşk amaç taşımaz. Aşkın mutlu sonu yatak değildir.
Aşk yaşattığı gibi öldürebilir.
Kalp kırıklığı, hasret ve ayrılık aşık olunan kişi ile aranıza zorla sokulmuşsa yaşadığınız acıya ruhunuz artık isyan edip bedeninizi terkedebilir... Ama Nafile, aşk ruha mühürlenendir.
materyalistler aşka inanmaz diye bir şey yoktur, aşkın hormonlardan bağımsız başlı başına bir varlık olduğuna inanmaz. bu her türlü idealist yorumlarda böyledir.
aşk vardır ama öyle metafizik falan değildir hormonların etkisinde gelişen ve insan davranışlarıyla karmaşıklaşan bir kavramdır denebilir.
aslında bu tek bir duygu değil. birçok duygunun sentezi. hoşlanma, sevgi, kıskançlık hatta öfke gibi birçok duyguyu içinde barındırıyor. bazen bu birleşenlerin dozlarında dengesizlik oluyor. bazıları artarken bazıları azalıyor. algılarda değişiklik yapan bir durum da var. gerçekdışı şeyler görüyorsunuz. mesela adam öyle çok yakışıklı değil ama siz onu dünyanın en yakışıklı erkeği olarak görüyorsunuz. onun ilgisi, tüm dünya insanlarının size ilgisinden önemli. aşkın, ruhunuzu iyileştirici, tedavi edici bir gücü var. tabi aynı zamanda ruhunuzda derin yaralar açıp iz bırakacak kadar da acımasız duygu aşk...
göğün tepelerine çıkarıp bir anda yerin dibine atıveren duygu aşk...
bile bile lades ettiren, en inanılmazlara inandıran, sel olacak yoğunlukta gözyaşı döktüren duygu aşk.
karnınızda kelebekler uçuşturan, yanaklarınızı ateş ateş yapan, kalp çarpıntısının tavan yaptığı, nabız sesinizin bilmem kaç desibele çıktığı bir duygu aşk...
en güzel mutluluklarla, en derin acıları içinde barındıran duygu aşk...
başka hiç kimseye göstermediğiniz tolereyi gösterten, sabır sınırlarını sonuna kadar zorlayan duygu aşk...
onun hastalığında iyileşmesi için dört döndüğünüz, onun mutsuzluğunda karalar bağladığınız duygu aşk...
sizi sizden alıp başka diyarlara götüren duygu aşk...
hani diyeceğim ki hiç aşık olmadıysanız sakın olmayın, koruyun kendinizi, çelik zırhlar kuşatın yüreğinize ama olmaz ki nafile...o, zırhı da deler geçer biliyorum.
o zaman yapabileceğiniz tek şey var; dua edin karşılıklı olsun aşkınız...
karşılıklı şehvetin üstünü kapatma çabasını güden, ve insanların doğasında olmayan tek eşliliği sıkça empoze eden s*kim sonik bir oluşumdur. esasen üreme içgüdülerimizle doğrudan alâkalıdır.
tamamen nöronsal ve elektriksel ağlardan oluşur. siz belirli bir süre, bu yıllar boyu olabilir. tek bir kişiyle zaman geçirdiniz, bu süre boyunca hayatınızın her anında var oldu. yemeğinizi beraber yediniz, suyunuzu beraber içtiniz, hatta alışveriş yapmaya beraber gittiniz. öpüştünüz, sex yaptınız. ne oldu? nöronlarınız elektriksel bir bağ oluşturmaya başladı. çünkü o kişiye artık alıştınız, ve uzaklaşmaya da hiç niyetiniz yok. bunu aynı uzun yıllar bisiklet kullanıp da, yıllarca kullanmayı unutmamaya benzetebilirsiniz. bu olayda da nöronlarınız elektriksel bir bağ oluşturur, ve uzun yıllar boyunca kullanmayı unutmazsınız. yıllarca kullanmasanız bile.
aşk denen zanaat da buna benzer. aşık olan kişinin aşık olduğu kişiyi yıllarca unutamamasının ana sebebi budur. bu durumlara da maalesef ki, üreme içgüdüleriniz yüzünden düştünüz.
aşk sorusuna tarihsel olarak da birçok yanıt aranmış ve zamanın ünlü düşünürleri farklı çıkarımlarda bulunmuş;
misal dostoyevski için aşk: "aşktır.",
şeyh galip: "mumdan kayıklarla ateş denizini geçmektir.",
platon: "akıl hastalığıdır.",
aristo: "acı çekmektir.",
freud: "libidodur.",
dante: "esarettir.",
oscar wilde: "yanlış anlamadır.",
goethe: "zaman kaybıdır.",
murakami: "makarnadır.",
mevlana: "inançtır" demiş.
bunca çıkarım arasında nacizanem için aslında aşk:
her şeyden birazdır ve bir duygudan da fazlasıdır..
