hemen her aşık kişinin en az bir kez düşündüğünü özdemir asaf yuvarlağa bıçak keskinliği kattığı kitabında şöyle dillendirmiş mesela;
aşkın sana doğa gereğince verildiğini sanma.... sen hayvan değilsin.
doğanın sana aşk gereğince verildiğini sanma... sen hayvan değilsin.
doga ölümde, insan aşkta uludur.
her şeyi paylaşmak isterken karşındaki kişinin gizli kapaklı işlerle uğraşması ve sana bi' yabancıymışsın gibi davranması sonucunda isyan ettiğin de beyni kemiren söz.
"aşkın gizemlerini gören kişi bir yanılsama ile değil gerçeğin ta kendisi ile karşılaşmış olur. kişi aşkın şekil almış haline (sevgiliye) değil aşka hizmet etmelidir. aşkın hizmetkarı olmalıdır. aşkın şekil almış haline değil." OSHO
aşk bu değil, o da değil, şu hiç değil. aşk işaret sıfatlarıyla, zamirlerle ifade edilecek kadar basit değil. kişilerle hiç değil. aşk kelimelere döküldüğü zaman üç harften öteye gitmese de, inanmıyorum denebilecek kadar küçük görünse de, aşk inanmaktan vazgeçtiğin şey değil. inanmaktan vazgeçtiğin şey; sadece vazgeçmeden önce inandığın şeyden ibaret. her şeyden önemlisi aşk nesnel değil. senin benim dilimde, parmaklarımın ucunda gezdikçe eskir.
bu şarkının birsen tezer yorumu daha naifken, müslüm gürses yorumu daha ağır ve ızdıraplıdır. hangisinin daha güzel olduğuna, farklı ruh hallerimde bu şarkının iki yorumunu da dinleyerek karar vermek istiyorum. şu an bana birsen tezer yorumu daha güzel gelmekle birlikte, kafam meyhane kafası olunca müslüm gürses'i de beğenebilirim. bilemiyorum, kendi içimde çelişkiliyim şu an.