aşk bittiğinde hissedilenler

entry17 galeri2
    9.
  1. Ozgurluk hissiyle gelen bi gevseme sanki ucuyormussun gibi bir his.
    0 ...
  2. 8.
  3. Alves den kaçarken Egemen'e yakalanan Drogba gibidir o his.
    0 ...
  4. 7.
  5. Her gol yedikten sonra ofsayt olmasını bekleyen Rüştü Reçber gibi beklersin, fakat geri dönmez.
    1 ...
  6. 6.
  7. Kimsesizlik. Pic gibi ortada kaldigini hissedersin. Yasanacak bir suru seyin oldugunu ama artik olamayacagini dusunup kahredersin aska.
    1 ...
  8. 5.
  9. 4.
  10. 3.
  11. 2.
  12. Karnin acikmasidir.

    Seks esittir ask oldugundan, sevistikten sonra da her zamanki gibi, iki beden buyuk geceligim ve dev pon pon terliklerimle evde zafer dansimi yaptiktan sonra gelen acikma hissidir.
    Seks objemizi (kasli erkek) evden gondermeden once bir jest yapip onunla yemek yemek ask degil de nedir?

    Bir sonraki adim ise: tamam isimiz bitti simdi evimden gider misin lutfen?
    0 ...
  13. 1.
  14. bi'keresinde kolum koptu sanmıştım ya da ayaklarımı kesmişler.. bilemiyorum, gözlerimi de sarhoş bir gecede bağışlamıştım da benim en son haberim olmuştu. karaciğerimin bir kısmını pişirip, sokak kedilerine mi ikram etmiştim ne; hem karınları doysun hem içlerinde kurt olmasın diye. saçlarımı hangi hidrolik içeriği olan bir şeylerle yıkamıştım da yarısı uçuyor, yarısı eğleniyordu kendi arasında. dudaklarımı yemek masasının üzerine koymuştum da bulamamıştım, meğersem cebimdeymiş. gözyaşlarım akıyordu hani, ılıktı bi de istediğim duş ısısı seviyesindeymiş gibi de ama arada bir soğuyup arada bir ısınan cinsten. kimliğimi hangi manava ödünç bırakmıştım hatırladım ya sonra; kartel kapağı düşmüştü de hani alıvermiştim adamcağızdan. genizimdeki kırık bardak lezzetini elbette unutmam. evdeki koltukların üzerime oturmasını ya da asfaltların üzerime üzerime yürümesini mi soruyorsun. bir binadan kafama testere düşmüştü de ne biçim bi tesememeyse öldürememişti beni hani. batmamıştı. gülmüştük banu'yla. ne biçimde ağzımıza sıçılıyor ama, diye. kuru fasülye mi yemiştik, içinde keratalar yüzen. sonra da çay falan içmiştim, bilmiyorum; çakmağınız var mı diyen adam'a "adamlık kaç para" diye de sordum galiba. kültablası neden bu kadar kalabalık; çok mu az yakıyordu şehirlerarası. cruise control kendini ne sanıyordu dahası; ağzına sıçardı nerden baksan bir debriyaj pedalı. debriyaj pedalı da hakikatlı sevgiler gibi, değiştiyordu habire bardağı. tazele denmiyordu da hani, biliyordu ağzımıza tattırması gereken miktarda balı. bir sessizlik çalıyordu radyo da, seni hatırlatıyordu. olmayan fotoğrafına baktırtıyor, yüzüme nah yapıyordu. komikti ama güldürmüyor, eğlenceli ama ağlatmıyordu da. iki kişilik kahve fincanında ne kadar da çok günah içiliyordu. balık göller var mıydı, çakma mıydı tüm rolexler. asma bahçelerinde hangi babilliler asılıyordu otuzbire. ikikereiki hep zeytin çekirdeği mi ediyordu. sen işe giderken, gelirken neden ekmek alıp gelmiyordun; adresimi bilirmiş gibi ta 700 küsür kmlerden. delinmemiş miydi dağlar, hırsla sıçanların kusmuk asitleriyle. neden miden hassastı o kadar, koklamaya burnun yok muydu. sigaraya alıştırmak için insalığı, neden benim elim kokpitte değildi, bir köpeğin "son dediğini anlarım, amına da korum" bakışı gibi. nedendi tüm bunlar ve cemal süreya'nın koynuna giremeden neden sarksındı saksısında sakız sardunlar. bilet değil miydi, hastane için ıslak mendil ihtiyaçları. test sonuçları sonra, vasat bir şarkıya ağlar gibi neden üzülüyordu o çingene o kadar, satamadım diye güllerini. sümükler silinmiyordu mesela, en çok bir takım elbise giymiş erkek çorabına. ayıp oluyordu da, ben bir mause ped gibi okşanıyordum kimliğim bir manavda.. ha, kıyasa tabi olmayan kadınlığım neden koşurmuyordu hipodrumlarda. jokeyler de istemez miydi ananas soydurmak için beklemek bir durakta. tırnaklarımı da koymuştum sen görmeden halının altına. "ah aşkım, yalan aşkım" şarkıcısı neden beni de yoğurmuyordu bir kek kalıbında. üçlü priz kadar mı olamamıştık birden çoğalamamak sadece amiplerin işiydi mi yoksa. küçük parmağımın kısalığı bir pamuk kadar mı ağırdı hafızanda da, beonikisi geldiğinde neden dönüşüyordun her defasında balkabağına.düşen bir tuvalet kağıdı rulosu yeniden sarılamıyordu aynı itinayla mesela. neden uyunmuyordu yollar. kontakt lensler taşıyamaz mıydı elektiriği kablolara. erkin koray saçlarını kesse daha mı iyi öpüşecektik bilmiyorum ama denenmeliydi aramızda.bir kere kolum koptu sanmıştım ya da ayaklarımı kesmişler.. bilemiyorum da, o kadar eksiktim ama. o kadar!

    "bilemedim" dedirtir insana. his mi, şeytana satar hiç pahasına.
    2 ...