böyle bir başlığın altında söylemesi zor ama keyifli tekerlemeler hakkında birkaç satır karayabilirdim. bu günlerde çok moda olan yemek tariflerinden birisi de bu başlığın altına aslında çok yakışırdı. insan bildiği şeyleri yazıp, konuşmalı felsefesiyle tabii ki aşk hakkında yazmak bana kaldı
günümüzde insanoğlu her şeye çare buluyor. kanserlerin sebep olduğu ölüm oranları azaltılmaya çalışılıyor, tıp her geçen saat ilerliyor. ülkeler uzayda araştırma yapmak için birbirleriyle yarışıyor. işin özeti teknolojik, manevi, maddi, psikolojik, vb. açıdan her şeye bir çare aranıyor ve bulunuyor. tek bir şey hariç; o da aşk acısı
ne olduğu hakkında net bir açıklama yapılamayan, tanımlamayan aşka, çare bulunamıyor. her insan sahip olduğu farklı parmak izleri gibi aşkı kendi bencil dünyasında yaşayıp, yorumluyor. dostlar ve belki de bu yüzden aşk her geçen gün bizden uzaklaşıyor.
işte cebime bir avuç umut doldurup memleketimin sokaklarında gezdiğim bu günlerde gözüme bir şey takıldı. eczanelerin camlarında hep bu yazı: grip aşısı gelmiştir. yılda bir kereye mahsus bu aşıyı olduktan sonra kış mevsiminde grip bizden uzak yaşıyormuş. bu buluş beni hemen aşka yönlendirdi. aşk aşısı olsa hâlimiz ne olurdu?
hayattan bıkmış bir hâlde yaşıyorsunuz, kimselere güveniniz kalmamış, aşk ayaklar altında, sevgi denen yalana katlanamıyorsunuz. insanlar bir parça kalan aşkın büyüsünü televizyonlardaki evlilik programlarında tamamen berbat etmiş ve paramparça olan kalbiniz belli bir süre belki de bir ömür boyu aşkı kaldırmaya hiç müsait değil. işte bunun çaresi var: aşk aşısı. yılda bir kere aşk aşısı oldunuz mu artık aşk sizin semtinize belli bir süre uğramayacak demektir *
kimseler sizi üzemeyecek, ağlamaktan gözlerinizdeki yaşlar kurumayacak, sürekli uyuma isteğiniz azalacak, daha fazla oksijen sizin olacak, üzerinizdeki hâlsizlik bitecek, iştahla yemeğinizi yiyecek ve belki de en önemlisi, içinizdeki aşk hastalığını kimselere bulaştıramayacaksınız. meğer aşk ile grip sanki aynada kendisini izler gibi ne kadar benzermiş. bunu da bu dertleri yazdıkça daha iyi anladım.
şunu çok iyi biliyorum ki hiçbir zaman aşk aşısı yüzyılın buluşu olarak çıkmayacak. çünkü hiçbir zaman aşkın ne olduğu tanımlanamayacak, dnalarımız da değişmesi imkansız olan şifreler olarak kalacak ve çok iyi biliyorum ki aşk yaşadıkça insanı güçlendirip, hayatla savaşma gücünü artıracak. bu yüzden aşk aşısı bulunsa bile, başta ben olmak üzere dünyada hiçbir insan bu aşıyı yaptırma gafletinde olmayacak. gözlerimizden yaşlar akıtsa da, boğazlarımız da hep bir düğüm acı olarak kalsa da, dizlerimizde derman kalmayıp, dinlediğimiz şarkılarda hep acı olsa da yedi gün değil; tam bir ömür süren aşk her zaman güzeldir. *