bu manevi bir kayıp ve özel bi ilacı yok zaman lazım. gerçekten aşk acisi çekiyorsaniz bence ekstra bir sey yapmak sacma. işinize gucunuze normal devam edin acinizi cekerek. hayat bazen boyledir iste. ekstra çaba sarf edip işe yaramadigini gorunce daha da uzulursunuz. bir gun karsiniza baskasi cikar o kisi nasil ciktiysa dunyada sadece ikiniz yoksunuz. zamani gelince kurtulursunuz.
Freud ‘yaşanmayan duygular farklı yönlere kanalize olur.’diyor.
Kurtulmaya çalıştıkça, yok saydıkça, acısını yasını tam anlamıyla yaşamadıkça sizi terk etmez. Sürekli yoklar durur. Zamanının dolmasını beklemek gerek.
Acının üzüntünün yerini, ne yaparsak yapalım bizim değiştiremeyeceğimiz şeylerin olduğunu kabullenme kaplıyor. Kabullenmenin verdiği olgunlukla onun her zaman sağlıklı mutlu ve huzurlu olmasını diliyorsunuz.
Bu evreye gelmek kolay değil zaman istiyor.
O yüzden, kendinize zaman tanıyın, durumu kabullenip geçmesini bekleyin.
ayrılığı kabul et, ve ayrılığın da hayatın en büyük gerçeklerinden biri olduğunu sonuna kadar özümse. onun dışında yüzleşmekten başka önereblleceğim hiçbişi yok.
zira bu nöral ağlar çeşitli hormonlarla aşık olma sürecini daha da derinleştiriyor, ve senin bu acıdan kurtulman için o nöral ağların zayıflaması gerekiyor. bunun için de ayrılığı kabul edip, acınla yüzleşmek zorundasın. yüzleşebilmen için de elinden geldiğince kendine daha fazla vakit ayırmalısın.
en önemli şeyi unutuyordum. kendinizle baş başa bolca kalacaksınız, bu süreçte düşüncelerinizi kontrol altında tutmalısınız. ve kontrol etmeye çalışırken de yöntem hatası yapmamalısınız. eğer yaparsanız, sürekli onunla iletişim halinde olmayı istersiniz. engel vs yememişseniz, aklınızdan şu gibi düşünceler geçecektir;
yaz lan kıza! veya da erkeğe! biz ayrılmamalıydık oğlum! neden biz bu haldeyiz? derhal iletişime geçip bu sorunu düzeltmeliyim. gibi gibi şeyler. bu tip düşüncelerde özellikle kadınlar mağlup oluyor, çünkü temellerinde tek eşlilik yatıyor. ama bir erkek ilk ayrıldığı zaman özgür olduğunu hissedip çok daha hızlı ilerlediği için, bir süre bu düşünceleri aklından geçirmez. ama eninde sonunda yaşayacaktır bunları. özellikle altını çiziyorum, eğer ayrılık kararı aldıysanız, bu düşüncelere kapılıp da kesinlikle ve kesinlikle tekrardan olmak için çaba sarfetmeyin. bu daha da pişman olmanızı sağlayacak. olmasanız bile artık eskisi gibi olamayacaksınız zaten, çünkü aranıza bir kere mesafe girdi artık. bittiyse, efendice bitirin, ve artık zorlamayın. hem saygınlığınız artar, hem de yeni yelkenlerle yeni limanlara yolculuk için motive olursunuz.
Saatlerinizi vereceğiniz bir oyun olabilir. Bende işe yaramıştı. Fallout evrenine bir girdim acıdan macıdan eser kalmadı diyebilirim, evet. Gerçi illa oyun da olmayabilir bu. Sizi onu düşünmeye iten boşlukları başka uğraşlara vermek diyebiliriz kısacası. Bu oyun olur, kitap olur, başka birine aşık olmak olabilir -ki geçen Habertürk'te dinlediğim bir Fransız felsefeci bunu öneriyordu- bisikletle Türkiye'yi gezmek olabilir. Gerçi biri vardı ne oyun ne başka uğraşlar acısını dindirmiyordu. Tabi liseyi bitirdi ve Sonra başkasını buldu üniversitede. Öncekini unuttu hatta bayramda konuştuk "ne malmışım hayatımın merkezine sadece birini almışım oysa kendimi almam gerekiyormuş ama bu acıyı da yaşamak lazımmış abi" dedi. evet hayat böyle. Duygular, acılar ve insanlar gelip geçici. Kalıcı olan hiçbir şey yok neredeyse.
eskiden şey derlerdi bizde:
Grip ilaçla bir haftada ilaçsız 7 günde geçermiş diye . aşk acısında da aynı reçete geçerli. sonuna kadar yaşamadan geçmez. sabret , sürece güven .
hayat bu sacma acilari cekecek kadar kiymetsiz ve uzun degil. yapilacak cok is var, görülecek yerler, yenecek yemekler kisacasi biriktirilecek anilar var. sagliginiz yerindeyken eforunuzu ask acisina degil hayata baglamaya harcayin.