Adam terk ediliyor. Yanına gidiyorsun; yapma, değmez böyle biri için diye teselli veriyorsun. Adam da; ben bu aşktan asıl şimdi zevk alıyorum, karışma diye cevabı yapıştırıyor. Bozuluyorsun haliyle...
aşk acısı insanı güçlendirir, bir sonraki acıya daha diri durulmasını sağlar.
her acıda biraz daha güçlenir, olgunlaşır insan.
Bunun farkına varabilen insandır aşk acısından zevk alan.
iş zevk alma kıvamına gelmişse boğazdaki yumruk, ciğerdeki bıçak ortadan kaybolmuş, kabuğun tatlı tatlı kaşınması baş göstermiş demektir. yani aşk acısı artık kalmamıştır. yoksa aşk acısı devam ederken bırakın zevk almayı çoğu zaman nefes alamazsınız.
züğürt tesellisidir.
- abi ne bu halin toparlan biraz tamam terkettiyse etti bu kadar salınırmı yazıktır gözünü seveyim ya
-yok olum aşk acısı bu zevk alıom ben bundan hede hödö gitmesede çekcektim zaten. (bkz: yemezler)
(bkz: leyla ve mecnun) tabii ilk akla gelen örnek bu. gerisi sizin entellektüelitenize kalmış. *
ne diyecektim ben,he...eskilere göre acı; aşkı yüceltir, kutsallaştırırmış. hani şimdilerde evlilik aşkı öldürür mü öldürmez mi diye modern soruların cevabı burada gizli işte. aşkta çekilen acı, ulaşılmazlık vb. içinizdeki alevi dipdiri en harlı haliyle tutar. engeller aşıldıktan sonra ise o ateş dinginleşir. ufak bir kamp ateşine dönüşür. sınırları bellidir, yakma tehdidi yoktur eskisi gibi... ama asla sönmez. yakmaz ama ısıtır. o alevden geriye yoğun sevgi kalır ve o anlara şükranlarını sunarcasına derin bir saygı... yani varmaya çalıştığım sonuç şu eğer birlikteliklerin değeri acıyla anlaşılacaksa, insan olarak insanın insana olan sevgisi, saygısı bu şekilde baki kalacaksa acıdan zevk almaya değer. leyla ve mecnuna benzemez her son onu da unutmamak lazım tabii...*
o kalpteki hafif sızı nasıl güzel bir şeydir, duvarların üste üste gelmesi, nefes alamayacak gibi göğüs sıkıştırması ve şakaklardaki baskı. işte bu muazzam şeyleri yaşamak için:
yapılışı: erkekseniz kadını buluyorsunuz. kadını sevgilisi olmayanından ve dışı güzel seçiyoruz. dışı güzel olması bağlanma derecesi açısından önemli; ama siz eldeki imkanlarla dışı güzel olmayan da kullanabilirsiniz. içinin hiç önemi yok. zaten o kısmı kullanmayacağımızdan çıkarıyoruz. ben önceden dışı güzel, içini ayırdığım kadınımı bir müddet beklettikten sonra bulunduğu yerden çıkardım. miss gibi tam istediğim gibi boş ve güzel.
şimdi kadınımıza onda artık olmayan ya da hiç olmamış: romantizm, çekicilik, seksilik, fedakarlık... ne olmasını istiyorsanız, hangisi ağız zevkinize uygunsa dolduruyoruz. iyice sıkıştırdıktan sonra kadınımızı 20 derecede önceden ısınmış sokağa bırakıyoruz.
şimdi gözleri kapatıp kadına koyduğumuz şeyleri kadınla bütünleştirmeye çalışıyoruz ve onu en güzel gördüğümüz anı canlandırmaya çalışıyoruz. zihinde o resmi oturtmaya çalışıyoruz. ''bu resim bazen bahçe, bezen dağ, bazen yayla, ova; ama en çok dere kenarı olabilir'' oturduğunda içini çekmesi için ilişkiyi battaniyeye sarıp düşünüyoruz. ''o nasıl gözler'', ''dudaklar'', ''gülümseme''... burası da tamamen hayal gücünüze kalmış. ve artık aşık olma yolunda kavisli bir viraja girdiniz.
yapmanız gereken kadınımıza fazla yaklaşmayıp onu dışarıdan olmasını istediğimiz gibi görmeye devam etmek.
biriyler elele mi?
-akrabasıdır diyoruz.
yine biriyle elele mi.
-akrabasıdır diyoruz.
üçüncü yine biriyle elele mi de
-elleri yana salıp rüküya vardıktan sonra; üç kere ''çekmediğim dertler çile kalmadı'',''çekmediğim dertler çile kalmadı'',''çekmediğim dertler çile kalmadı''
şimdi feryatsız gecemiz de olmaması için geceyi bekliyoruz. gece mübarektir. geceleri ilham etrafınızda dolaşır. gece türlü cinlikler yarenimiz olur. işte siz gecenin şerrinden o kıza sarılacaksınız ki mayamız tutsun aşıkımız sonsuz olsun, gönlümün pınarında adın ceylanım olsun. hazırsanız biraz da alkolden alalım ''si bemol''
-seni beeeeeeen
ellerin olsuuuuuuun diye mi sevdim
her şeyimi dını nı dı nını dı nı nı nım uğruna ben
boş yere mi veerdim
aaaaaaaaaaahh boşyer mi ver dim
dı nı nı dı nı dı nım
kızı arada bir uzaktan görmeye devam... sakın ha! kıza yanaşıp konuşayım falan demeyim kurgu bir anda çökebilme riski taşır. acı daha da artar; ama çabuk kaybolur. çabuk kaybolmasını istemeyiz. unutmayalım, acımızı bugünlere zor getirdik. istediğimiz yavaş yavaş ve çok uzun süre devam etmesi. kolay gelsin.
insanlar o kadar tuhaftırlar ki mutlu olduğu zamanlarda bile mutsuz olmaya çalışırlar. mesela sevdiği erkeği elde etmiş mutlu bir kız sevgilisinden ayrılacağı günü düşünür mutsuz olup ağlar. buna bizzat şahit oldum. çünkü biz insanlar acı çekmekten zevk alırız.
Zevk alacak başka bir şey kalmamış demektir. Aşkın kendisi gitmiştir ve adı kalmıştır sadece. Acıyla birlikte.
Acı yıkıcıdır. Fakat aynı zamanda bir uyarıcı. aşktan yana yeni bir yanlışa düşmemeye çalışır acı çeken. Acı seni durdurur. Yeri geldi mi 'hoppala ne yapıyorsun sen? Ders almadın çektiklerinden?' der. Uyarır seni. gem vurursun hislerine.
Bundandır ki acı bir yerden sonra zevk verir. Çünkü acın sadece ona mahsustur.