icki bagimlisi olmak, kafayi buldugunuz gecelerde, sadece onu dusunmek, ileri derecede tiksindiginiz sigarayi cigerlerinize cekmek, var mi lan otesi; hem de bilmeden neden cektiginizi...
melankoli havasina burunmek, reddedilmek de cabasi da, "neydi allah im gnahim"lara sevk eden sonlar da, aci kelimesinin tanimina denk dusemez. hani sogan dograrsiniz da, gozunuz belirli bir bilimsel aciklamasi olan bir sebebiyetten mutevellit yanar da goz yaslari akar, iste bunun hicbir bilimsel aciklamasi yoktur; kendi kendinizi cezalandirmaktir belki de.
ayrica - her ne kadar kisisel olsa da bu baslik, sabahin 8 ine kadar 10 sayfa boru gibi almanca yazi vermem lazim, yazmasam kaliyorum dersten, hem de dersten de kalirsam 4. sinifin son doneminde alamayacagima gore, bir sene uzar derslerim; da cok da zikimdeydi, ask iste mina koyim - kalkip da hicbir bilim insani - adami deyince kiziyolarmis, cok da tin - mensei de isvicre olsun baska bir diyar olsun, burnunu sokmasin bu acinin kaynagini bulmak icin, arastirma yapmasin.
ask acisi varsin gozumun bebegi olsun, ama yine de kimseyi intihari dusunmeye gidecek kadar ileri hastalikli bir bunye haline sokmasin.
Pek inanmam ancak eğer aşık olacaksam da yalnızca bir başkasının şarkı sözlerini paylaşmak yerine kendim bestelerdim. Bizzat kimse bilmese bile onları da paylaşırdım.
Bir başkasınınmış gibi.
2 tane şarkı sözü atınca aşk acısı çekmiş olmaz kimse. Veya 2 tane şarkı dinleyip ağlayınca.
2 tane şarkı sözüyle de aşk acısı çekiyorum diyen aşık değildir zaten.
Yalnızca istediğini alamamış ve onun sinirini yaşıyordur.
Ama aşk acısından kötü şeyler de vardır.
Onlar içinse konuşmak bile yetmez.
bunun adı aşk acısı değil. Yarım kalmışlık. Hayallerini, umutlarını yakıştırdığın kişisin seni yarı yolda bırakması. Bu yüzden acı çekildiği düşünülüyo. Taa ki o hayallere bir başkasını layık görene kadar.
ask acisi cekmektir. benim dusuncem soyledir ki erkek kadindan daha cok duyar bu aciyi. cunku onlarda sevdigi kadinin bi baskasina ait olma dusuncesi var.
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...