icki bagimlisi olmak, kafayi buldugunuz gecelerde, sadece onu dusunmek, ileri derecede tiksindiginiz sigarayi cigerlerinize cekmek, var mi lan otesi; hem de bilmeden neden cektiginizi...
melankoli havasina burunmek, reddedilmek de cabasi da, "neydi allah im gnahim"lara sevk eden sonlar da, aci kelimesinin tanimina denk dusemez. hani sogan dograrsiniz da, gozunuz belirli bir bilimsel aciklamasi olan bir sebebiyetten mutevellit yanar da goz yaslari akar, iste bunun hicbir bilimsel aciklamasi yoktur; kendi kendinizi cezalandirmaktir belki de.
ayrica - her ne kadar kisisel olsa da bu baslik, sabahin 8 ine kadar 10 sayfa boru gibi almanca yazi vermem lazim, yazmasam kaliyorum dersten, hem de dersten de kalirsam 4. sinifin son doneminde alamayacagima gore, bir sene uzar derslerim; da cok da zikimdeydi, ask iste mina koyim - kalkip da hicbir bilim insani - adami deyince kiziyolarmis, cok da tin - mensei de isvicre olsun baska bir diyar olsun, burnunu sokmasin bu acinin kaynagini bulmak icin, arastirma yapmasin.
ask acisi varsin gozumun bebegi olsun, ama yine de kimseyi intihari dusunmeye gidecek kadar ileri hastalikli bir bunye haline sokmasin.
Ask tek kisiliktir ve dogasinda da aci cekmek vardir. Yani ask acisi cekilmez, aci varsa ask olur. Ask acisi cekmek, benim arabanin deposu ''full dolu'' demek gibi biseydir.
aşık olmaktan daha nacizane bir durumdur...aynaya baktığında gözlerinin morluğunu görmek, o gözlerden kimin geçtiğini düşünmek, düşünürken acı çekmek, düşünmek istememek ama düşünmeyi bırakamamak.
biraz mantıklı bakılabilse son derece gereksiz bi eyleme denilen iştir. hayatımda o kadar sey varken bide seninle mi uğrasıcam allahın belası diye tavır almak gerekir. lakin kalp anlamaz gerizekalı biraz.
"sen çok uzaklardasın, zaten seninle herşey zor" mesajını okuduktan sonra yalnızca kaç sigara içtiğini bilememek değil, telekominikasyonda hata olduğunu düşünüp telefon hattını çıkarmaktır..halbuki telekominikasyonda değildir sorun..gece ilk görüşmeniz aklına gelir hep, sahildeki konuşmalarda "neden siyasetten bahsettim" deyip kendine kızarsın..bazen ciğerinin orta yerinde bir sızı, bazen de uykuya teşvik eden büyük bir sıkıntıdır..
(bkz: sabahattin ali) ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı bu sesleri duyan gülüyorum sanırdı, ya da sevip sevip yari ele kaptırmak kara bahtın bana eski işidir.ömrümdeki yıllar kadar yar sevdim hepsi başkasının eşidir.
çok garip bir eylem kendileri. şimdi iyice felsefeye vurdum ne bu diye. ve az önce kendimi hançerlerken baktım ki zevk alıyorum bundan sanırsam. kendi ilgimi çekiyorum. aslında nedeni de bu değil. şu an acı çekiyorum çünkü elimde hiç bir şey yok ondan başka. üç gündür falan aşırı bir tatsızım, odamdan çıkmıyorum, derslere gidemiyorum, günde bir kere sigara alıyorum yalnızca. derslere gidemiyorum, gitmiyorum değil gidemiyorum. kimseyle muhabbet edecek halimde yok. hani sesim çıkmıyormuş geliyor çoğu zaman konuşurken, böyle eski canlı hali yok gibi, cansız ve kısık, tadım kaçıyor. ne aşkmış be arkadaş, neymiş neciymiş bu? hani bitirmiştim? ama kendimi biliyorum ben programlanmış gibi periyodik aralarla hayatıma sokuyorum bu derdi. bıkkınım gerçekten, sürekli bir düşünce halindeyim. hani kendimi tam güçsüz bulmuşken bir anda boğazıma sarılıp bitirecem her şeyi, ama güçsüz değilim, her şey olduğu gibi aslında, her şey yerli yerinde, sadece kendimi bağladım ben ve o gelinceye kadarda çözülmeyecek hiç bir bağ, o geldiğinde nolacak peki? söyleyim, her şey iyi güzel hoş falan derken yine dert yine dert yine sıkıntı. peki bu döngü ne zaman bitecek ha? iradesiz ve kendini çok kolay kandırabilen biriyim, nasıl yorulmayim ki, diğer insanlarla neden iletişim kurayim ki? kendimle yeteri kadar boğuşmuyor muyum? bunun yanında bir de senin hayalin senin kokun her an yanımda.. zormuş işte acılar sarhoş olmuş akıl neylesin?
kızgınım kendime kendimi yiyip bitiriyorum geçen kıştan beri, bitmez bu....