platonik de olsa karsılıklı da olsa acı vazgeçilmezidir aşkın. ucundan da bulaşsanız aşka acı takılır peşinize, çırpınır durursunuz. halbuki aşık olunca herşey daha güzel olacak sanmıştınız degil mi? güzel. acısı bile güzel.
bu insan platonik değildir. sewgilisine başka bir ibnenin tehtidi yüzünden kavuşamamaktadır. şerefsiz kıza sevgilisini öldüreceğini sölemiştir çünkü. bu yazar şu anda draconian dan heaven laid in tears dinleyen yazardır. bu yazar benimdir, mutsuzumdur.
(bkz: şahsım) sözlükten bir dilrubaya vurulmuşum, alıştığım prangamdan onun için kurtulmuşum. üstü tozlu bekleyen, vaktiyle hırpaladığından yanaşmaya korkutan hislerimin onun coğrafyasından esen keşişlemeyle tozunu almış, sevda çilesine talip olmuşum. fakat ve de heyhat! bu nasıl bir kördüğümdür ki çözdükçe dolaşır dolaştıkça her zerreme sirayet eder de bennden bana ulaşıp sen de yanar yok olur.
dur ben bu endamı guzideye bir de şiir yazayım. epeydir elime kalem almışlığım yok idu:
bir ben vardır bennden içeru
gel de gör naçar haldeki eserinu
gelmez isen saracak yabancı dişiler benndenizin naçiz cihanunu
bir el at da fırtınadan kıyıya varsın şu aşkının mağdur eseru.
yine de reddedilmiş maşuk talihsizliği ihtimaline binaen tüm sözlük hatunlarına tekrar tekrar selam ederum. gayet halisane niyetlerle ellerinden, gözlerinden, yanaklarından öperum.
kavuşamamayı, kavuşupta ellerinin arasından kayıp giden bir aşkı gören yazardır. uzun bir süre bu acı onu kendine getiremez. böyle bir acının dünya üzerinde olmadığını düşünür. böyle bir acıyı neden yaşadığını da anlamaz ama çok şiddetli yaşar. bünyesinin bir daha böyle bir acıyı kaldıramayacağını düşünür ve bu sebepten dolayı bir daha aşık olmayacağı konusunda kendi kendine söz verir. çünkü artık ona göre aşk acıdan ibarettir. eski günler gelir aklına, onu hatırlatacak şarkılar... bunlar acısını daha da kat be kat arttırır.