acizlik değildir; hissiyatı olan, gerçekliği olan kişilerin yaşadığı olaydır..
hüzünlenmek, üzülmek birinin ardından, biri için verilen emekleri hatırlattığındandır, aşkın mantığa ayak uyduramayan bir durum olmasındandır, mantık sus dese bile aşkın konuşmasındandır, mantıktan tamamen yalıtılmış bir sistem olmasındandır..
aşk mantığa takılı kalsaydı, doğruya göre hareket edebilseydi, o zaman aciz olmak denirdi tabi..ama aşkın algısı yoktur, o bildiğini okuyan inatçı bir çocuk gibidir, illede o der başka da birşey demez.. mantığa sen boş boş konuşma bir sus der. elini kalbine koy da bak o kimin tarafında der. o yüzden aşkı tatmayan insanın aşka dair yorumu sadece hissiz ve cılız bir takım sözden ibarettir.