hoca : aslında bende sınav yapmak istemiyorum, benim içinde büyük sıkıntı. ama en az 3 sınav yapmam lazım, prosedür öyle. ama sizin için niye sıkıntı hiç anlamıyorum, çalışın sınava, gelin girin.
öğrenci : sittires hocam, niye isteyelim.
hoca : pardon ?
öğrenci 2 : stres diyor hocam.*
bir tanıdığın yakını ölmüştür.
+geçmiş olsun.
-nası?!!
- başın sağolsun diyecektin herhalde.
+her neyse işte
oldum olası bu tür şeylere takılmamışımdır.
hala aneanne ile babaneyi karıştırırım misal.
hangisi ağzıma gelirse.
karşı taraf anlamıyor mu ne demek istediğimi.
yazinca yarmayan sozlerdir. bi arkadasim teomanin "kimi asklar hic bitmezmis bizimkisi bitenlerden" sozunu "kimi asklar hic bitmezmis bizimkisi oyle degil" diye soylemisti o an baya gulmustuk ama ben yazarken bile gulemedim.
hoca sınıftaki herkese siz taş kafalısınız bundan sonra hepinizin soyadı'na taş ekliycem dedi.
sonra sınıfta bir geyik çıktı.
işte herkes bağırıyo: ahmet taşdemir, mehmet taşkaya, enes taşgülen gibi bitanede kız vardı soy adı ak'tı ve bağırarak söylediğim o söz fatma taşak! sonra tüm sınıf bana döndü yerin dibine girdim.
dalgınlıkla ağızdan çıkan kelimelerdir.
bir gün işyerinden döndüm felaket sinirliyim, hanım da akşam akşam kafa açıp duruyor, susmuyor. babamlarda o gün bizdeydi.
mutfakta tartışıyoruz, hanım sus diyorum susmuyor, ulan sussana diyorum aynen devam, sinirlendim tabi;
bazen akıldan geçen şeyin tam karşılığı olamayan sözlerdir.
dün sabah iş yerime girerken önümdeki kadının kalçasına takıldı gözlerim bir an. poposu küçülmüş gibi geldi. aklımdan "nadide sen zayıfladın mı?" demek geçiyorken birden "nadide senin götün küçülmüş" deyiverdim. kadın neye uğradığını şaşırdı. benim bu sözüm üzerine tüm gözlerin nadide'nin poposuna çevrilmesinden hiç bahsetmiyorum bile.