şu ölümlü dünyadaki en gergin süreçlerden biri. ekmek içine peynircağzın yanına koyulmuş zeytin efendiler ağızda çiğnenirken onların çekirdekleri o karmaşada kaybolabiliyor. bu esnada onu yiyen şahıs diliyle olaya müdehale ederken ''acaba çekirdeği yutacak mıyım, acaba nerde, yok orda da değil allahım nerde lan bu'' diyerek zeytin çekirdeğini aramaya koyuluyor. samanlıkta iğne arıyormuş gibi hissedebiliyor insan. o çekirdeği bulduğum andaki sevincimi aya ya da marsa çıkma sevincine değişmem sözlük. çünkü o siyah küçük ivneyi soluk boruma kaçırmamış ya da mideme sindirelememek adına göndermemiş oluyorum. sırf bu korkudan ötürü başlarken, ekmeğe kaç tane zeytin koymuştum, yemek sonunda önümde kaç adet zeytin çekirdeği var bunun mukayesesini yapıyoruz çekirdeklerle. aramızda bi bağ bile oluştu. onlarla da üzüm yaptık. üzüm bağı.