mümkün olabilir diye düşündüğüm şeydir. bir hayat, hatta hayatlar bu kadar mı güzel dramatize edilir, karakterler bu kadar mı gerçekçi olur, senaryo bu kadar mı çarpar adamı. bir büyük içsem böyle çarpılmam arkadaş.
filmi izlediğim zaman ayrı bir boyuta geçiyorum resmen. sanki o kolera sokaklarında kaldırıma çömelip sigara içen bir serseri gibi oluyorum birden. arabeske bağlıyorum, alkol almak istiyorum, duman kusmak istiyorum. böyle hayatlar varsa eğer diye hayata lanet ediyorum ve halime şükrediyorum.
istanbulda hatrı sayılır bir süre geçirmiş bir insan olarak diyebilirim ki istanbul daki alt tabakayı daha güzel anlatan, daha güçlü bir toplumsal mesaj verebilen film daha yoktur. olamaz da.
çok enteresan bir tespitim de şudur filmle ilgili. film istanbulda varlığı kabul edilmek istenmeyen, hor görülen kenar mahalle kültürünü öyle bir şokla kabul ettirmiştir ki, o sokakta görsek uzağından geçeceğimiz insanların ucuz bulduğumuz yaşantılarını öyle bir gözümüze sokmuştur ki, aha işte filmden nerdeyse 20 yıl sonra bile hayranlığımı belirtiyorum burdan. helal olsun.
yav he he dedirtmiştir. Hababam sınıfı , babam ve oğlum , nefes , arog , gora.. Onları geçtim maskeli beşler bile bu akodumun fiminden daha iyidir. Ilk 100 türk filmine bile giremez bu boktan film.
Roman olarak türk edebiyatında özgün üslubu ve diliyle ciddi bir farklılık taşıyan yapıttır. Lakin sinema olarak ele aldığımızda ne anlatım tekniği açısından ne oyunculuklar yönünden en iyilere oynayacak bir yanı yoktur. iyi bir roman uyarlamasının en önemli olayı romana sadık olsun olmasın anlatım araçları farklı olduğu gerekçesiyle sinema perdesinde bambaşka bir şey olarak var etmesi gerektiğine inanıyorum.En iyi olacak bir filmin bulunduğu alanda bir takım ilklere imza atmasa bile hiç olmazsa belli alanlarda bazı özgünlükler taşıması ve kendine ait bir dünya kurabilmesi gereklidir. Film olarak ne kadar bunu sağlayabilmiştir? Romanı okuyan bir insan filmin romanı gölgede bıraktığını söyleyebilir mi ki türk sinemasının en iyi filmi olsun. Oysaki sinema tarihinde türk sinemasında olmasa bile uyarladığı romanı aşıp başka dünyalar kurabilmiş filmler vardır.
Masumiyet, Bir zamanlar Anadolu, Duvar, gibi kendine ait özgün bir sinema anlayışı olan bir çok türk filmini görmezden gelen önermedir.böyle bir söz söylemeden önce Mustafa Altıoklar'ı bu filmlerin yönetmeni olan kişilerle (Y.güney, nuri bilge, zeki demirkubuz) kendilerine ait bir sinema anlayışı olup olmadığını yönünde bir karşılaştırıp tartmak lazım.
-savrulurken raconun kirmizi pelerini o zarif ofkeye, zaman ki sana hasta olmus incelikli haytasin. nuksederken raksina mahallenin masallahi eyvallahi, guzelles be oglum, simdilik olumune kadar hayattasin.