Gecenin bir yarısı bile son ses müzik dinleyen, daha sonra diğer komşular ses yaptıginda avazı çıktığı kadar bağıran komşudur. (bkz: bizim alt komsu) amaçsız pislik.
Her sabah 8de gelip çok gürültü yapıyorsunuz. Benim oğlum yeni geldi işten, uyuyamıyor sizin yüzünüzden diyen komşu.
Teyzenin oğlu da 36 yaşında. Artık evlenip gitse de bende her sabah bunun çenesinden kurtulSam.
yazın çalışmak için abimin yanına, urfaya gitmiştim. orda belediyenin temizlik işleri müdürlüğünde çöp toplama ve haşere ilaçlamayla ilgileniyorduk. o masa başında, bense dağda gübre ilaçlayıp, karasinek tuzakları kuruyordum. kah ucuz et döner, kah emekçiyle iç içeyken içilen kaçak tütünün zevkiydi derken memnunduk halimizden. tek eksiğimiz vardı, başımızı sokacak bir dam. derken urfanın ücra sayılabilecek bir yerinde, 3 apartmandan oluşan bir sitede 1. katta bir ev bulduk. ev yeni olduğu için, urfa esnafının azizliğine uğramış olduğumuz bir kaç durum haricinde herşey güzeldi.
bir akşam üzeri, işten yorgum argın gelip, nutellalı lavaşımı yedikten sonra kendimi koltuğa atıp sigaramı yakmışken, birden kapı, kapıyı kırmadan önce ulaşılabilecek en yüksek desibeldeki sesin sınırları zorluyor, kırılmak için çırpınıyordu. neden intihar etmek istediği hakkında en ufak bir fikrim olmasa da, her ne kadar yorgun da olsam, gidip bir konuşayım sevaptır dedim. kapıya yaklaştım fakat o da ne? birileri arkadan kapıya sövüyor, kahrediyordu kapıcağızı. kendisinden özür dileyip mahrem yerini, kapı kolunu tuttum ve vicdan azabıyla çevirdim. aslında mahçup olmamam gerekiyordu, zira ben sadece aradaki gerginliği dindirmek isteyen yorgun bir şahittim.
kapı saygıyla önümden çıkıp, kenara çekildikten sonra tıknaz, ten rengi siyaha kaçan, ağız dolusu saygıyla karşımda duran bir garip adamcağızla karşı karşıya kaldım. birbirimize saygıyla bağırdıktan sonra, ziraat mühendisimiz erkan abi gelip, saygıyla sürdürdüğümüz tartışmayı çok saygısızca ayırdı. kendime bir tane daha nutellalı lavaş hazırladım, salona gelip perdeyi çektim ve kırmızı çekyata uzanıp bir sigara daha yaktım.
meğersem adamın derdi, açık olan perdemizmiş. yok efendim kendisi tam karşı binada ailesiyle balkonda oturuyormuş ta, biz de bekar olduğumuz için perdeyi kapatacakmışız. lan it, 45 dereceye varan urfa, bütün gün dağda güneş altındayım, sen insansın da biz değilmiyiz şerefsiz. bak sinirlendim yine. işin sinir bozucu tarafı her evde 2 tane balkon var, rahatsız olduğu halde bizim taraftakini kullanıyor ve her perde açtığımızda kapıya dayandı. işin ironik tarafı da her seferinde ya atletle ya da atlet üstü iliklenmemiş gömlekle geldi kapıya. yazık ama, kapıya da yazık. bir gün dedim neden öbür balkona geçmiyorsun diye, o tarafta da aile var dedi. he tamam ya, aile olan her türlü insan biz hayvanız amk. ama o da değil, karşı aile de urfalı, onlara bir şey diyemiyor. her horoz kendi çöplüğünde öter tabii.
bir seferinde de babam ziyarete gelmişti, kendisi sigara içmediği için biz de balkona çıkıp içiyorduk. babam balkonlu odada yatıyordu, bende mecbur salondaki balkona çıktım. meğersem balkona çıkmakta yasakmış. uysal bir kişiliğim olduğu için hiç dert etmedim.
daha sonra diğer site sakinleriyle konuştuk, ulan herkes şikayetçi. ev sahibi de, önceki kiracıma da salça olmuştu dedi. işin kötü tarafı bu adam muhtar. mahalle muhtarı lan. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık. belli bir müddet sonra siktir olup gittik ordan. verdiğimiz depozito da ev sahibinde kaldı ama iyi ki gitmişiz. Belediyeye daha yakın, 6. katta, çok daha güzel bir ev tuttuk. üstelik yakınında bakkal bile vardı. ve tabii, yeni bir kapı, yeni bir hayattı adeta.
gecenin üçünde gidip bu kurbu bu yol güzergahının neresine koyuyoruz karşim diyerek milleti rahatsız ettiğimden mütevellit o komşu modeli ben olabilirim.
gece yarısı yüksek sesle izlenen televizyon, bağlama ile renklendirilen ahmet kaya türküleri ya da neşeli olunduğu vakit çalınan mahmut tuncer türkülerini bir kenara bırakıyorum.
yine bir gün üst komşuyla aynı anda tuvaletteyiz ya adam bildiğin türkü söylüyor ilk duyunca bi an korktum dedim birine bir şey oluyor sonra dedim bu salak yine efkarlanmış. ya anlamadığım gece vakti bu hüzün sende nasıl gark oluyor onu da geçtim ya gece gece tuvalette konuşulmayacağını aaa pardon şarkı söylenilmeyeceğini de mi bilmiyorsun ya insan bari cinlerden korkar, az adam ol az adam.
Müzik aleti çalan komşu modelidir..
Piano ve gitar çalıyorlar ikisinin sesini severim ama nedendir bilinmeZ bunların icinde ki müzisyen ben tam ben uyurken geliyor.
gece saat 02:30 da ( ki hep ayni saatte siciyor kavas gavati ) sifonu 3 kere çeken ( ki nasil got varsa amunyum ) üst komsu iti. az kaldi abi ciingara.
balkonda pazar günü kahvaltınızı yaparken üst katta kafanıza halı çırpan evrimini tamamlamamış insanımsı olan komşudur.
tabi ki, valagula valagula yüksek sesle müzik dinleyen vs. durumları belirtmeye gerek yok.