aytaç durağın kırmızı otobüslerini örnek verebiliriz. hele ki bayram seyransa. çünkü o günlerde o kırmızı otobüsler beleş olur ve tüm zalımlar reale doluşurlar.
her sabah okula giderken bu tıklım tıklım otobüslerde eziliyorum, büzülüyorum, kayboluyorum, koltukta oturan insanların üstüne de çıkıyorum... ama neden? o koltukta rahat rahat oturan doyumsuz, empati kuramayan şoför yüzünden.otobüsten inmek isteyen insanlar çantamla birlikte benide peşlerinden sürüklerken yolculuk yapmak hiç de hoşnut olduğum bir durum değil. bir keresinde iki adamın resmen ağız ağza girdiğine, kollarının birbirine dolandığına şahit olmuştum. bir keresinde de en arka koltukta yer kalmadığı halde orda oturmayan çalışan kadının derinizdeki bir et ben gibi* yada yeni pörtlettiğiniz bir siyah nokta gibi durduğunu söyleyebilirim..bazen o hengamede okula gitmeye çalışırken düşünüyorum bunun bi çaresi var mıdır acaba diye...ama aklıma hiç bir şey gelmiyor.
bir de garip yönü var: bu otobüslerde insanlar kimi zaman vahşileşiyor kimi zamanda yardımsever oluyor...ayrıca koltuklarda oturan insanların bunu nasıl başardığını da çok merak ediyorum.
Bu otobus duraga yaklastigi goruldugu an insanda bir ikilem yaratir ya bir sonraki beklenicek ya da otobuse binilicek ve otobuse binemeyen son kisi olmakta cok koyar insana.
bu otobuslerden biri 128, biri de 2 numaradır. ha bir de beleş 1A lar öyle sanırım binme cesaretini gösteremedik bir türlü. anadolu yakasında son durum böyle söz tekrar merkezde.
*malum otobüs her saatte fortçular için uygun kalabalıktadır.ön tarafta sıkışan *bir teyze ---önden-arkadan kayarmısınız biraz, -demesiyle söförün boğulmasına sebep olan araçtır kalabalık belediye otobüsü
sabah 8-10 arasında anadolu yakasından avrupa yakasına geçen neredeyse tüm otobüslerin bulunduğu durumdur. Bu yüzdendir ki pek çok istanbullu sabahları deniz yolunu tercih eder.
hele bir de mevsim yazsa işkencenin alasını yaşayacağınız ulaşım aracı. o kadar bunalırsınız ki normalde ineceğiniz duraktan 2 durak önce inip yürümeye başlarsınız.
alsancak-buca otobüsünden nefret edilmesine sebep olan olaydır, her kafadan bir ses çıkar, millet birbirinin dibine girmekten hiç rahatsız olmaz, bazıları da sanki otobüs onlarınmış gibi davranır da yerlerinden bir kımıldamazlar..
aslında her sabah yeni bir rekor kıran otobüslerdir. amerikalı bilim adamları gelip inceleseler dahi bunu nasıl gerçekleştirdiğimizi anlayamazlar. 50 kişilik otobüse 250 kişinin nasıl sığdığının, hepsinin inmesi gereken duraklarda nasıl indiğinin bir otobüsün bu kadar yükü nasıl kaldırdığının hepsini geçtim bu insanların nasıl nefes aldığının hiç bir bilimsel açıklaması olamaz.
bir arkadaşımın otobüsün istif hacmini aşması sebebiyle artan temaslardan rahatsız olarak "şöfööör beyy,tüm pandikçileri toplamışsınız!" dediği durumdur