Öss stesinden daha buyuk bir strestir. Ben utangac adamim soyleyemem oyle pat diye. Sakiz ikram ederim alirsa ne âlâ. Almazsa o eziyete katlanirim agzimi acmam bile
- ohhh dostum ağzın izmir kordon boyu gibi kokuyor.
-ne ha abi gevrek, boyoz, çiğdem.
- oh dostum hepsini aynı anda mı ha?.. inanmıyorum! seni koca kıçlı pis zencü çöplük gibi miden var.git yüzünü yıka.
önemli bir konu hakkında benimle düşüncelerini paylaşmak için sabah evden kahvaltı yapmadan çıkan, onu geçtim dişlerini bile fırçalamayan bir arkadaşımla buluşmak için bir cafeye gitmiştim. ben onu mekanda beklemeye başladım. sigara içip kahvemi yudumlarken bir yandanda sokaktan geçen insanları izliyordum. onun karşıdan geldiğini gördüm, yataktan kalktığı gibi eşofmanlarını üstüne çekmiş ve kendini dışarı atmıştı dış görünüşü itibari ile.
geldi. selamun alykum, aleykum selam diyerekten öpüştük. o sıra kokuyu aldım. aman allahım, gece ayışığını görmüş, kurt adam olmuş ormana gitmiş ve bulduğu leşe çökmüş galiba diye düşündüm o koku karşısında. neyse montunu felan çıkardı. ben o sıra kahve söyledim. kahvelerin gelmesini beklerken ben hala o kokunun etkisi altında kalmıştım. ''insan mı yedin amına koyim'' diyecek gibi oldum ama son anda içime attım.
kahveler geldi. o kokuyu unutmak için kahvenin kokusunu derin derin nefes alarak arkadaşa çaktırmadan içime çekiyorum. bir iki yudum alıp masaya bıraktım kahveyi. beni çağırıp konuşmak istediği konu hakkında anlatmaya başladı. koltukta biraz yakınımda bulunduğu için, bir de direk gözlerime bakarak konuştuğu için nefesini direk suratımda hissediyordum. sanki kuzey osetyada bir toplu mezarın üzeri açık kalmışta keşişlemenin getirdiği o leş kokusu ciğerlerime doluyordu. ben ise kafamı ara sıra sağa sola çevirerek çaktırmakdan tuttuğum nefesimi ''hooooohhhhhh'' diye bırakıyordum. bu böyle yarım saat sürdü. ölmek istedim bir an. foseptik çukurundaydım sanki. ama söyleyemiyorum da, heyecanla anlattığı konuyu bölmek ve ona ağzın kokuyor demek, o kişiye büyük bir saygısızlık olur diye düşündüm. -ki öyle de olurdu. dayanacak gücüm kalmadı, ağlayacaktım neredeyse amına koyim. ama söyleyemiyorum. hani göz altındaki birisine işkence yapmadan o kokuyu verseler bütün almak istediğiniz bilgiler alırsınız. hatta size kadın iç çamaşırı giydiğini bile söyler. o derece ağır bir koku.
dediğim gibi bu böyle yarım saat sürdü. bu sırada ben de kalkmak için kahveyi hızlı hızlı yudumluyordum. kahvemi bitirdikten sonra arkadaşa döndüm ve dedim ki, ''kardeşim hadi biraz yürüyelim ikimiz için de iyi olur''. o da kabul etti ve o mekandan ayrıldık. yolda yürüken cepheye konuştuğu için kokudan kurtulmuştum. ve temiz havayı suyun altında on dakika kalmış ve su üstüne çıkmış bir insan gibi ciğerlerime doldurdum. ama yine de söyleyemedim. söyleyemiyor insan. onun utanacağını ve o söz karşısında ezileceğini düşünerekten söyleyemeyip o kokuya katlanıyor.
çok samimi olduğunuz arkadaşınız veya dostunuzsa aranızdaki samimiyete güvenerek pekala uyarılabir karşı taraf. Karşı tarafa söylenmeye çekiniliyorsa naneli sakız ikram edilir. Gerilmeye gerek yoktur.
diş doktoruna ne zamandır kontrol e gitmiyorsun.
yemek yemedin mi daha.
aslında sıkıntı yaratır karşındaki kendi kokusunu almadığı için ve bir de senin dibine kadar giriyorsa koca koca kahkahalarla gülüyorsa direkt söylemek daha iyi olacaktır.