Hayatında görüp görebileceği tek yaz mevsimini de haklı olarak laylaylom ile geçiren, bunun için de tembellikle suçlanan zavallı böcük. Ne yapsaydı yani, hiç göremeyeceği kış için yiyecek mi istifleseydi. Yedi, içti, şarkı söyledi ve öldü.
keşke sadece ağustosta çalsa söylese dediğimdir. bu gün 00.00 itibariyle tatile çıkmış olsaydı daha çok sevebilirdim kendilerini. ismini hak etmesi açısından. ne bileyim pılını pırtını toplayıp derme çatma bi' yere sığınsın, yardımsever bi' karınca beklesin falan. karınca ona dersini versin; ama o, seneye yine aynı şeyi yapsın. *
(bkz: hayatı masal sanmak)
Bilen biliyor ya; La Fontaine imzalı bu masalda bir haksızlık var.
Bu çekirge irisi aşk böceğinin kısa ömrü hiç de öyle laylaylomla geçmiyor çünkü...
Annesi onu, yumurta içinde bir ağacın dalına bırakıyor. Çıkınca elbise değiştirip toprağa gizleniyor.
Su geçirmez sığınaklarda ağaç köklerinden emdiği besinlerle yaşıyor.
Yaklaşık 20 yıl sonra topraktan yüzeye çıkıp ağaçlara yerleşiyor ve şarkısına başlıyor.
* * *
Türkçenin zenginliğiyle 'Cırcır böceği' diye de anılan bu böcekten ilhamla karısını 'Cırcır böceği gibi dırdır etme' diye azarlayan beyler:
Biliniz ki, dişisi ötmüyor cırcırböceğinin...
Çünkü 'cırcır' sesini çıkaran, dişilerde olmayan, erkeğin kanadı altında yer alan, gergin bir zar... Erkek böcek, o zarı titreterek, dallara sürterek cırlıyor.
Niye?
Kız bulmak için elbette...
Bir arkadaşımın benzetmesiyle, habire eliyle kulağının arkasına vura vura 'Karı istiyrem' diye bağırıyor.
Tabii yaz geceleri milyonlarcası bir arada söyleyince bu, devasa bir serenat korosuna dönüşüyor.
* * *
Niye karı-kız peşinde koşacağına karınca gibi çalışıp ekmeğini stoklamıyor?
O ekmeği yiyemeyecek kadar az yaşıyor da ondan...
Toprak altında geçen 20 yıldan sonra, eş bulup çiftleşmek için sadece 3 haftası var.
O yüzden panik halinde, avaz avaz bağırarak dişileri çağırıyor.
* * *
Geldik en trajik bölüme:
Çıkardığı bu ses, erkek cırcırın idam fermanı oluyor.
Sadece yerini saptayan kuşlara yem olduğu için değil...
Et yiyen parazit kurtları sese koşup yumurtalarını cırcırın üzerine bırakıyor.
Kurtçuklar erkek böceğin sırtında şişmanlıyor ve kemire kemire onu 3 haftadan da erken öldürüyor.
Yani aşk çağrısı, eceli davet ediyor.
Fazla çene öldürüyor.
Araştırmacılara göre o zaman da devreye evrim giriyor.
Kurtçukların yoğun olduğu adalarda, soy tükenmeye yüz tuttuğunda, kanadı zarsız türden bir erkek cırcır böceği türüyor.
Dişi özelliği gösteren bu 'zenne böcek'ler, sessizlikleri sayesinde kurtlara yem olmaktan kurtuluyorlar.
Ama bedeli ağır:
Kur yapma şarkısını söylemedikleri için dişi bulamıyorlar. Ya bir şarkıcı arkadaşının yanına takılarak kız tavlıyor veya hayata bakir olarak veda ediyorlar.
teoman pamela düeti olan zamparanın ölümü adlı şarkıda geçen hayvandır aynı zamanda.
(bkz:bir ağustos böceğiydim ben ama kaybolmuş sazım
eyvah polis amcalar heryerde galiba yan bastım)
12 yıl lavrada bekleyip 1 ay hayat süren böcektir. dişi ağustos böceği en güzel ötenle beraber olaktır ve doğal olarak bir kapışma başlar ve ağutos böcekleri 1 ay boyunca sürekli öterler büyüzden adına ağustan böceği denmiştir.
(bkz: sunay akın)
daha öncede başlıkta yazıldığı gibi yıllar yılı toprak altında bir lavrada ( 17 yıl diyolarlar) bekleyip 3 ay yaşayan hayvandır. e tabi hayvan da olsa akıllı zaten 3 ay yaşıcam koy götüne gitsin düşüncesinde yaşarken bu cinsin bayanlarının güzel erkeklerden hoşlandıkları dedikodusu yayılmış bunların arasında, insan cinsinde de kızlar güldüren erkeklere veriyormuş varsayımından yola çıkarsak bence bu hayvanlar kafa zikmeyi seviyorlar.
neyse şarkı söyleyip kız düşürmeye çalışırken ağustos böceği eve kız atmak derdine düşer. yazın ormana götürüyodu; çayır çimen geze geze ohhh ohhh, bol oksijen hava güzel mehtaba karşı aşkın kenarında gezerken ne hikmetse eylül ekim ayında kış geliyor kar yağıyor. karınca pezevengi de 20 yıldır kamu da çalışan bir memurdur, işe ilk girdiğinde başvurduğu kooperatifin son taksidini bitirmiş ağız tadıyla evde mandalin soyup kestane kızartırken ağustos böceği kapıyı çalar. durumu izah eder soğukta kıçımız dondu bize bir battaniye bir oda verir misin? diye sual eder. karınca da bir posta da ben atarsam olur deyip üçlü çevirirler.
la fontaine'in burda vermek istediği mesaj gitar çalan erkekler kızı götürür, düz adam biraz zor. **
Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiş.Bu, bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir. Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı, böcek bu yüksek sesten dolayı sağır olurdu.
BiR ağustosböceği doğmadan önce toprağın altındaki bir larvada ortalama 12 yıl bekler.
Evet, tam 12 yıl... 12 yıllık hapislikten sonra dünyaya gelen garibanın ömrü adında yazılıdır: Ağustos... Yani topu topu bir ay... Şarkı söyleyen yalnızca erkek ağustosböceğidir. Çünkü dişi, en güzel şarkıyı söyleyeni kendine eş seçecek.
Düşünsenize, 12 yıl toprağın altında bekle, dışarı çık. Ömrün bir ay... Buldun, buldun... Bulamadın, bir daha yok. Siz olsanız çalışır mıydınız? *
Ağaçlarda, çalılarda,büyük otlarda yaşarlar. Sıcağı çok sever. Erkeğin karnının altındaki özel zarları birbirine sürterek güçlü sesler çıkarırlar.En yüksek ses çıkaran böceklerdendir.
ağustos böceği yazboyunca saz çalıp şarkı söylemektedir. karaınca ise kendisini uyarır; "bak ağustos böceği kardeş, biraz çalış da kışın yiyecek bir şeyin olsun, sonra gelip benden bir şey isteme", der. ağustos böceği karındacın bu laflarına aldırmaz; saz çalıp şarkı söylemeye devam eder.
nihayeet kış gelir, karınca evinde yazdan hazırladığı yiyeceklerini yer, bir yandan da ağustos böceğinin kendisinden yiyecek istemeye gelmesini bekler. aradan uzun zaman geçer fakat ağustos böceği karıncanın evine gelmemektedir. kışın sonuna doğru karıncanın kapısı çalar. karınca "ağustos böceği şimdi benden yemek isteyecek" diye düşünür ve kapıyı açar. ağustos böceği limuzinden inerek gelir. karınca şaşkınlıkla sorar;
-sen bütün yaz saz çalıp şarkı söylüyordun bense çalışıyordum nasıl oldu da aldın bu limuzini?
- sonunda biribeni keşfetti ve büyük bir şarkıcı oldum; şimdi paris'e gidiyorum benden bir şey istiyor musun?
-la fontaine denen şerefsize benden selam söyle.
(bkz:sen hiç ağustos böceği gördün mü ?
hayır
istesen de göremezsin zaten ... )repliğiyle kafamıza kazınmış yılmaz erdoğan o ünlü tiyotrasında adı geçen böcek...
geçtiğimiz sezonlarda fatih belediye tiyatrosu'nca sahnelenen, taner barlas'ın yazdığı 'ceviz ile karınca' adlı çocuk oyunundaki baş karekterlerden biri...
bir diğer adı cırcır bocegi olmakla beraber, cırr cırr diye sabahlara kadar kafa silkme özelliği vardır. ayrıca şahsi kanaatimdir ki; bu hayvan küresel ısınmadan etkilenmez. zira ne ses tonundan kaybetmiştir ne de mesai saatinden. kutup ayıları uyuyamıyor, arılar ölüyor ama bu hayvan maşallah turp gibi. sayıları da sayılamayacak kadar fazla.
ey uykumun ırzına geçen eklembacaklı! sana sesleniyorum: neden 17 yıl toprak altında uyuduktan sonra yeryüzünde geçireceğin 5 aylık süreyi beynimi silkmekle geçiriyorsun? *
Kibrit kutusunun iç kısmından araba yapınca at rolüne soyunan böcek; kanatlarının gövde ile birleştiği yere bağlanan ipler, arkadaki kibrit kutusuna bağlanır. Kutuya küçük çakıl taşları, yaprak, meyve eklenerek istiap haddi saptanabilir. Bağlı unutursanız, ağaç yerine masada kuruyup, kalabilir.
bütün yaz saz çaldığı için anadolu lu olduğu düşünülen böcektir fakat buradaki saz agustos böceğinin yaşadığı ülkeye göre değişen bir müzik aletidir ama mutlaka telli bir çalgıdır. bunların milyonlarcasının hep birlikte yaşadığı muğla nın garajında kulakların sağır olma tehlikesi yüzünden uyarı tabelası asılması belediye yetkililerince gündeme getirilmiş fakat sonra unutulup gitmiştir...