daha öncede başlıkta yazıldığı gibi yıllar yılı toprak altında bir lavrada ( 17 yıl diyolarlar) bekleyip 3 ay yaşayan hayvandır. e tabi hayvan da olsa akıllı zaten 3 ay yaşıcam koy götüne gitsin düşüncesinde yaşarken bu cinsin bayanlarının güzel erkeklerden hoşlandıkları dedikodusu yayılmış bunların arasında, insan cinsinde de kızlar güldüren erkeklere veriyormuş varsayımından yola çıkarsak bence bu hayvanlar kafa zikmeyi seviyorlar.
neyse şarkı söyleyip kız düşürmeye çalışırken ağustos böceği eve kız atmak derdine düşer. yazın ormana götürüyodu; çayır çimen geze geze ohhh ohhh, bol oksijen hava güzel mehtaba karşı aşkın kenarında gezerken ne hikmetse eylül ekim ayında kış geliyor kar yağıyor. karınca pezevengi de 20 yıldır kamu da çalışan bir memurdur, işe ilk girdiğinde başvurduğu kooperatifin son taksidini bitirmiş ağız tadıyla evde mandalin soyup kestane kızartırken ağustos böceği kapıyı çalar. durumu izah eder soğukta kıçımız dondu bize bir battaniye bir oda verir misin? diye sual eder. karınca da bir posta da ben atarsam olur deyip üçlü çevirirler.
la fontaine'in burda vermek istediği mesaj gitar çalan erkekler kızı götürür, düz adam biraz zor. **
bu böceklerin kendisini hiç görmedim ama seslerini hep sevdim. yıllardır duymadığım için şu anda bana huzur veren sestir. çocukluğumun geçtiği evde oyun oynadığım sokakta doğduğum evde olmanın keyfi bir başka ve uykuya dalmaya çalışırken arka fonda ağustos böcekleri sesleri ile eşlik ederler rüyalarıma.
Bilen biliyor ya; La Fontaine imzalı bu masalda bir haksızlık var.
Bu çekirge irisi aşk böceğinin kısa ömrü hiç de öyle laylaylomla geçmiyor çünkü...
Annesi onu, yumurta içinde bir ağacın dalına bırakıyor. Çıkınca elbise değiştirip toprağa gizleniyor.
Su geçirmez sığınaklarda ağaç köklerinden emdiği besinlerle yaşıyor.
Yaklaşık 20 yıl sonra topraktan yüzeye çıkıp ağaçlara yerleşiyor ve şarkısına başlıyor.
* * *
Türkçenin zenginliğiyle 'Cırcır böceği' diye de anılan bu böcekten ilhamla karısını 'Cırcır böceği gibi dırdır etme' diye azarlayan beyler:
Biliniz ki, dişisi ötmüyor cırcırböceğinin...
Çünkü 'cırcır' sesini çıkaran, dişilerde olmayan, erkeğin kanadı altında yer alan, gergin bir zar... Erkek böcek, o zarı titreterek, dallara sürterek cırlıyor.
Niye?
Kız bulmak için elbette...
Bir arkadaşımın benzetmesiyle, habire eliyle kulağının arkasına vura vura 'Karı istiyrem' diye bağırıyor.
Tabii yaz geceleri milyonlarcası bir arada söyleyince bu, devasa bir serenat korosuna dönüşüyor.
* * *
Niye karı-kız peşinde koşacağına karınca gibi çalışıp ekmeğini stoklamıyor?
O ekmeği yiyemeyecek kadar az yaşıyor da ondan...
Toprak altında geçen 20 yıldan sonra, eş bulup çiftleşmek için sadece 3 haftası var.
O yüzden panik halinde, avaz avaz bağırarak dişileri çağırıyor.
* * *
Geldik en trajik bölüme:
Çıkardığı bu ses, erkek cırcırın idam fermanı oluyor.
Sadece yerini saptayan kuşlara yem olduğu için değil...
Et yiyen parazit kurtları sese koşup yumurtalarını cırcırın üzerine bırakıyor.
Kurtçuklar erkek böceğin sırtında şişmanlıyor ve kemire kemire onu 3 haftadan da erken öldürüyor.
Yani aşk çağrısı, eceli davet ediyor.
Fazla çene öldürüyor.
Araştırmacılara göre o zaman da devreye evrim giriyor.
Kurtçukların yoğun olduğu adalarda, soy tükenmeye yüz tuttuğunda, kanadı zarsız türden bir erkek cırcır böceği türüyor.
Dişi özelliği gösteren bu 'zenne böcek'ler, sessizlikleri sayesinde kurtlara yem olmaktan kurtuluyorlar.
Ama bedeli ağır:
Kur yapma şarkısını söylemedikleri için dişi bulamıyorlar. Ya bir şarkıcı arkadaşının yanına takılarak kız tavlıyor veya hayata bakir olarak veda ediyorlar.
Ağaçlarda, çalılarda,büyük otlarda yaşarlar. Sıcağı çok sever. Erkeğin karnının altındaki özel zarları birbirine sürterek güçlü sesler çıkarırlar.En yüksek ses çıkaran böceklerdendir.
Erkek olanında ses aygıtı bulunan, zarsı kanatları bulunan, irice bir böcek. Günün en sıcak saatlerinde keskin bir ses çıkartır. Bitki köklerinin besisuyunu emerek uzun süre toprak altında yaşar.