kış gelmiş çatmış. ağustos böceği karıncanın kapısını çalmış.
karınca içinden "bak gördün mü kış gelince kapımı çalarsın dememiş miydim sana" diyerek kapıyı açmış.
fakat karşısındaki ağustos böceğinin halini görünce dumura uğramış karınca. çünkü ağustos böceğinin üzerinde çiks bir kayak tulumu, ayaklarında kızak, ellerinde eldiven, gözlerinde kar gözlüğü..varmış.
ve ağustos böceği karıncaya alaylı bir şekilde şöyle demiş.
- karınca kardeş uludağ a tatile gidiyorum da bir diyeceğin var mı?
karınca şöyle cevap vermiş.
+ güle güle git. la fonteni görürsen selamımı söyle! onun ben ta anasını avradını...!
sanat aşığımız, idolümüz pek sevgili ağustos böceği her gece türkü barda çıkıp paraya para demeyince karınca şok.
yavşak seni. bir parça ekmek vermedin. mezara mı götüreceksin diyeceğim de zaten toprağın dibinde yaşıyorsun pinti pezevenk. hiç kilolu karınca var mı? yok. çünkü cimri bunlar yemiyorlar. ne yerler ne yedirirler. kapitalizmin köpeği olmuşlar.
şimdiki plan bütün hasmını türkü bar temizlik ekibine almak. kibirlinde boğul piç seni.
bir zamanlar, bir karıncayla bir ağustos böceği varmış. karınca çok çalışkanmış ama ağustos böceği tembelin tekiymiş. karınca harıl harıl çalışırken, onun bütün yaptığı şarkı söylemek, uyumak, manitalarla gezmek ve vur patlasın çal oynasınla gününü gün etmekmiş.
böyle böyle zaman geçmiş. karınca bütün yaz çalışmış da çalışmış. elinden geldiğince biriktirmiş yiyeceğini yakacağını.
ve malum kış gelince, ağustos böceği karıncanın kapısını çalmış. karınca kapıyı açmış ve bir de ne görsün. ağustos böceği kürk giymiş, ağzında puro, iki yanında dişi ağustos böcekleri. ötesinde de limuzin.
şaşıran karınca ağustos böceğine cevap bekler gibi bakmış şaşkın şaşkın. meğerse sesinin ve yaptığı müziğin güzelliğini fark eden unkapanı plakçısının keşfi sonucu çok ünlü bir sanatçı olmuş ağustos böceği ve avrupaya turnelere gidiyormuş. sonsuza dek de servet ve mutluluk içinde yaşamış. olan karıncaya olmuş. ömrünün sonuna kadar çalışmış, çalışmış..
Son günlerde kamuoyunu meşgul eden bu olaydan dolayı büyük üzüntü içindeyiz. Unutulmamalıdır ki bir ağustos böceğinin münferit davranışı tüm dostlarımıza mal edilemez.
Bu hikâyeyi bilen herkes karıncanın çalışkanlığını örnek gösterir ve çalışmazsak aç kalacağımıza vurgu yapar ama kimse Ağustos böceğinin Ağustos ayında öldüğünü ve her gününü son günüymüş gibi mutlu yaşadığını bilmez.
burda ağustos böceğine yapılan büyük haksızlık var. kimse de demiyor ki "adı üstünde ağustos böceği, onun ömrü sadece ağustos ayında, neden kış için yiyecek biriktirsin ki?" demiyor amk...
Çeyrek asırlık ömrümün başlarında sıkça duyduğum hikayelerden bir tanesidir bu. O dönemler ibret alıyordum lâkin zaman geçtikçe saçma bir hikaye olduğunun kanısına vardım.
Herşey ilkokul birinci sınıfın sonunda, okuma yazmayı öğrenmemizin şerefine düzenlenen, türlü türlü masalların canlandırıldığı bir yıl sonu müsameresi ile başladı. Ben mi? Bana Ağustos böceği rolü düşmüştü elbette.
O günden sonra rolü benimsemiş olsam gerek, yıllar boyunca ağustos böceği edasıyla devam ettim kalan ömrüme. Hep yarına bıraktım, sınava son gün çalıştım, otobüse son dakika yetiştim, elimdeki bozulmadan tamir etmedim, Hep hazırlıksız yakalandım hayata.
Fakat ilginçtir ki herşey yolunda gitti. Son dakika çalıştığım paragraftan sordular, otobüs bekledi durakta, eskisinden daha iyi oldu hep. Her zaman kestirme bir yol buldum kendime.
Karıncalar bize her daim iyi, disiplinli, çalışkan diye lanse edildi. Hiç Hoş değil.
işçi sınıfı Bir karınca, ömrünün hemen hemen hepsini kraliçe ve asker sınıfına yiyecek toplamak için tüketirmiş.
Yaşamak için çalışıp çalışarak ölen bir topluluk. Pek bir farkımız yok gibi sanki. Sevmiyorum karıncaları, karınca olmayın.
Karınca stoğunda biriktirdigi dolarlari bozdurmadigi icin iceri alinmis.
Agustos bocegi ise bu durumu ihbar ettigi icin ak partiden millet vekili olmus, yeni yapilacak seker fabrikasi ihalesini almis ve yuz yil boyunca yetecek yiyecegi ve parasi olmus.
iste milli iradeye oyun kuranlarin hazin sonu, iste milli irade destekcilerinin zaferi.
Bu hikayeyi la fonteine'den Orhan Veli Kanık çevirmişti ancak burda bahsedilen karakter aslında ağustos böceği değil yeşil çekirgedir. Ağustos bocekcigim zaten bilmem kaç yılını toprağın altında larva olarak geçiriyor. E buyudun yeryüzüne ciktin yaşayacağını ay topu topu bir ay yaz sonu ölüceksin çünkü. Diyosun ki ölücem bari o zaman neslimi devam etsin. Dişi ağustos böcekleri jüri gibi bişi erkeklerin seslerini dinliyorlar ve en güzel öten erkekle çiftleşiyolar. O yüzden duyduğumuz sesler hep erkek ağustos böceklerinin sesi.
çocukluğumuzdan beri duyduğumuz saçma sapan bir hikayedir.yav he he diyip geçilmesi gerekir.ağustos böceği taraftarıyım kendisini takdir ediyorum tam bir keyif adamıdır aynı benim gibi.anın tadını çıkaramadıktan sonra o ne biçim bir yaşantı ola ki?
Bencede mantık hatası var, çünkü Ağustos böceği öyle kafasına göre gitar, zurna vs ensturman çalamaz, en az 6 ay kursa gitmesi lazım kimi kandırıyorlar.
karınca tüm yaz boyunca çalıştı ve parayı buldu ama ağustos böceği işin yolunu biliyordu. soğuk bir kış günü karıncanın kapısını çaldı, elinde 2 kadeh birde şarap şişesi vardı ve filmin devamı;
ağustos böceği bütün yazı eğlenceyle geçirdi. karınca ise çalışıtı ve biriktirdi. kış geldiğinde ağustos böceğinin hiçbir şeyi yoktu, karınca ise göğüs ağrılarından şikayetçiydi.
genç dimağları zehirleyen bir eser. yemin ediyorum şu hikayenin müfredatlardan silinmesi kaldırılması lazım.
-müzisyenleri bohem olarak gösteriyor, müzikten insanları soğutuyor.
-çalışan figür olan karınca gelmiş geçmiş en büyük ruh hastalarından biri. kinci ve cimri. evet insanların gerçek yüzü bu fakat, karınca bir parça olsun yardım etse ölmezdi. ama ağustos böceği açlıktan öldü.