yüksek dozda ve sık kullanılması halinde vücudun bir şekilde alışma durumuna geçtiği ve etkisinin azaldığı bilinen kimyasal ajanlardır.
ağrı kesiciler genelde ağrı oluşturan kimyasal sinyal yollarını bozarak ağrı oluşturmalarını engellemek üzerine çalışır. yani ağrıyan yeri iyileştirme gibi bir olayı yok. sadece sizin hissetmenizi engelleyerek hayat kalitenizin düşmesini engelliyorlar.
ayrıca asrın icadıdır tam anlamıyla. yeri geldiğinde hayat kurtarmışlığı vardır.
--spoiler--
Kahve, ağrı kesicilerin etkisini yüzde 40 oranında artırıyor. Özellikle migrene karşı, diğer ilaçlarla birlikte kafein de reçeteye ekleniyor.
--spoiler--
ilginç ilaçlardır. yani neden ilginç, bu ilaçların hemen hemen hepsine aslında psikolojik etkisi olduğu için ağrı kestiği söylenir. eğer bu doğruysa ispatı nerede?
bir diğer şey de kas gevşetici ilaçların da aslında bir bok yapmadığıdır. ona da inanmadım. bu ilaçlar kontrol edilmiyor mu lan. halı saha maçından sonra içiyorum ben iyileşiyorum mesela. sadece cır cır yapıyorlar.
Vücudunuzdaki herhangi bir ağrının şiddetini azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran, kullanırken dikkatli olunması gereken ilaçların genel adı.
Şiddetli ağrıyı bastırabilmek için yüksek dozda ağrı kesici kullanmak mideye zarar verebiliyor ve bununla birlikte mideye zararlı besinler tüketirseniz (asitli içecek, fazla baharatlı yemek) gastrit isminde can sıkan bir hastalığa sebep olabiliyor ve ağrı kesicilerden dolayı ağıran mideniz için ağrı kesici alamayıp acile gitmeniz gerekebiliyor. inanın bana çok kötü bir durum. Neyse bu durumdan korunmak için ağrınızın dozajından çok daha güçlü ağrı kesicilere başvurmayın ve eğer güçlü bir ağrı kesici kullanmanız gerekiyorsa doktorunuz beraberinde mide koruyucu önerecektir onu ihmal etmeyin.
piyasada ve eczanelerde bir sürü ağrı kesici ilaç var.
gecenin bir vakti örneğin dişiniz ağrıdı ve bu ağrıyı genelde hiçbir ağrı kesici kesmez. fakat içlerinde biri çok farklı
bilinen çevrelerde ismi ölü dirilten diye adlandırılır. bu muhteşem ağrı kesici cataflam dır.
kafanıza göre alınmaması gereken ilaçlardır. zira düşük ayarlı bünyelerde karaciğer ve mide için ciddi sorunlar ortaya çıkarır. mide kanamasına kadar gider. hele ki ota boka bir yeri ağrıdığında ağrı kesici içenler için aslında içerde durumlar hiçte iç açıcı değildir.
genç insanların bu duruma dikkat etmesi gerekir. genç adamsın ya! başın mı ağrıyor, otur uzan bi kapat her şeyi... dinlendir gözünü ve kafanı biraz. zaten o genç vucut 2dk da halleder onu. geçer zaten o emin ol. ama sen daha 25- yaşında bu ağrı kesiye abanırsan sen yaşlanınca ne yapacaksın kim bilir.
kızlar için regl dönemi durumlarında bu şey geçerli değil sanırım o bu yöntemlerle çözülmüyor... sory kızlar içeceksiniz ağrı kesici her halükarda.
sürekli baş ağrısı çekenler erken yaşta ölürlermiş... sonra hayat kaliteleri de belli bir düzeyin üstüne çıkamazmış... ağrıyı kesmek için kullandıkları ağır ilaçlar ya delermiş midelerini ya da ağır kramplar yaşatırmış kalitesizce... çok sigara içermiş genelde başı ağrıyanlar, ağrıyı hafifletmek için... geceleri öyle bir ağırlık çökermiş ki, gözleri kaldıramaz bu ağrıyı anca ortak olurmuş... iki-dört nöbetinde başını ağartan ağrıyı çekenler hissedilen ağrıyı ikiyle çarparmış... beş tek sayı olduğundan değil gözleri ağrıya yenik düştüğünden nöbet sonrası sekize kadar ikiye bölünürmüş ağrı... tam üç saat ağrılı bir uyku çektikten sonra ağrıyan başını yavaşça yataktan kaldırıp iki yana sallarmış baş ağrısının varlığını hissetmek için... yine ağır gün başlarmış sonra... bu ağrıyı öylesine kanıksamış ki, bir gün ağrısızca uyanmaktan korkar olmuş... sanki ağrıyı nüfusuna geçirmişçesine... öylesine sahiplenmiş ki ağrıyı, artık ağrı kesiciyi kesmiş kendinden ağrısını daha içten hissetmek için...
ağrıda boş değilmiş sahibine karşı ve hissettirdiği her ağrıda sızlıyormuş içi, burkuluyormuş hatta... ama görev kutsalmış ve nöbet namusmuş... sahibine yaşattığı bunca ağrıya artık katlanamayıp kafasına koymuş sadık ağrı bir gün gitmeyi... bir sabah sahipsiz uyanmayı... ve bilir misiniz hiçbir ağrı sahipsiz varolamaz... ağır bir bedel ödemeyi göze alan ağrı, sahibinin kendinden kurtulması için yediyi beklemiş... yani kendini öldürmek için... sormadan edememiş kendine, sahibime bunca acıyı yaşatmak zorunda mıydım? sonra hatırlamış sahibinin ağrısında var olduğunu ve o ağrı çektikçe ben varım... varlığımı korumak için ağrıtmak zorundayım başını... o nun başı ağrıdıkça bana sahip olabilirdi yoksa ben varolamazdım zaten... son bir kez ağrıttım başını dedi, sadık ağrı ve boşluğa bıraktı kendini... sahibi için kendinden vazgeçen sadık bir askerdi ağrı, sadece emirlere uyuyordu... ilk kez kendini dinleyip, sahibini, sahibinin artık ağarmış başını yalnız bıraktı... ve gururla kayboldu gözden...
uyandığında, yine yaşça kaldırıp başını yastıktan her zamanki gibi sallamış iki yana... ama ağrı gelmemiş görev mahalline... tekrar, tekrar sallamış başını iki yana... ama hissedemiyormuş ağrıyı bir türlü... ağırmayan bir başla yaşamayı öylesine unutmuş ki, unuttuğu yeri bile hatırlamamış... nasıl yaşanıyordu ağrımayan başla? düşünmüş ama bulamamış... başımı kaybetmekle ağrımı kaybetmek aynı şeymiş, diye geçirmiş içinden... ağrı kesiciyi suçlamış sonra, sen kestin benim ağrımı diyerek yüklenmiş ona... tüm hıncını almış ondan... ve bir dikişte tüm kutuyu yutmuş... üstüne soğuk su içmiş...
dokuza kadar hissetmemiş hiçbir şey... dokuzu hiç geçe ağır ağır kesilirken başı... ağrısı için başını ağrıtmaktan çekinmeyen bir adam gibi kaybolmuş gözden, gururla..
ağrı ve adam buluşmuş mu? hala meçhul ama her baş ağrıması gerektiği için ağrırmış bunu unutmamalı...
