Gidiyorum...
Gülme, bu sefer öyle böyle değil
Dayanamıyorum...
Bir daha kokunu duymamak için kaçıyorum
Sana verilmemiş şiirler yüreğimi acıttığından değil
Bir umut bir insanı ne kadar ağlatabilir bilemiyorum
Sorun sana kızmam değil
Gidiyorum...
Çünkü biliyorum sana kızsam umurunda değil
Kıskanıyorum...
Hayır, senin mutluluğunu değil, sensiz gülüşlerime kızıyorum
Ama sevdiğim bil ki seni seven yüreğime kızamıyorum
Acıyorum...
Çünkü sensiz ne halde olduğumu, bir başıma kalınca anlıyorum
Kessem senin için çarpan yüreğimi elimde değil
Korkuyorum...
Oradaki seni kaybetmekten çok korkuyorum
Gidiyorum...
Dur kızma seni ona yakıştıramadığımdan değil
Kendi korkularımdan utanıyorum
ilerde bir mezar taşında görürsen adımı de ki hatırlamıyorum
inan ki üzülmem
Bil ki o an yağan yağmur gözyaşlarım değil
Tek sorun artık gülemiyorum
Gidiyorum...
Hayır, veda etme sevdiğim
Bunu hak etmediğimi anlıyorum
Ve onu nasıl sevdiğini çok iyi biliyorum
Onu seven gözlerle bakma bana utanıyorum
inan ki sevdiğim seni sevmediğimden değil
Sensizlik ölümüm olsun diye gidiyorum...
ıssız yüreğim, ıssız her yan, sevmeler bayat...
akşam kızıllığında serilmişim, taşşaklarım orta yerimde..
pembeliğini yitirmiş bir amcık kadar acınası hayat
yaraklarımız, yüreklerimizle savaş halinde..
duyguların tavan yaptığı andır. ağlayarak yazdığıınız şiiri ya da yazıyı sakin kafayla okuduğunuzda kendiniz dahi inanamazsınız duygularınızın yoğunluğuna...
şiir ince ince soğan doğramak gibidir. iyice eğilmişseniz üzerine gözleriniz yaşarıverir.. mantalitesinden yola çıkarsak olabilmesi olağan durumlardandır