stv dizilerine konu başlık. öksüzün adı muhammed. babası zarife ile evlenmiş. zarife kendi çocuğu olana ve hatta büyüyene dek analık edeceğine şirretlik eder. günün birinde baba analığın ağlayan çocuğuna sille tokat dalması neysedir de küfretmesini duyması bardağı taşıran son damladır. "töbe haşa sen nası küfreden der" ve everilme zamanı gelmemiş muhammedin bedduası neticesinde allah belasını vermiştir. artık ben diyim verem, sen de hemoroid, kötüleyen desin senaristin işine karışılmaz.
seneler önce karşılaştığım kendimi tutamadığım trajedi' nin yaratığı. sonradan düşündüğümde (kendi çocuğu için bir de), "vurma" demek de bi kenara, "allah'tan kork" dediğim ve durduramadığım yaratıktır.
ben müdahale etmeye başladığımdan itibaren.
sd: ( itişme'yle birlikte) dur be kadın, bıraksana,,
sd: lan bıraksana, kadın, bacağın kadar çocuk, allah'tan kork ulan.
bana dönerek..
yaratık: saaa ne? heeii?? ekmeeeeni sen mi veriyon.
bu sözden sonra, onun "ekmeeeğine " sövdüm. sonuçta oğlu'nu sus diye dövebiliyordu.
ortaya çıkan ağlama sorunun nasıl çözmesi gerektiğinden bihaber anne. muhtemelen kendi annesinden de aynı sebeple bolca dayak yemişliği bulunan insan. yıllar sonra iş işten geçtiğinde bile olsa cehaletini üzerinden atmayı başardığında ben ne yaptım diye pişmanlıktan bol bol dövünen...
bir çocuk neden dayak yediğini bilmez. çünkü çocuk yanlış bir şey yapmamıştır ki. cocuk cocukluk yapmıştır. ve sorar annem benim canımı neden yakıyor. beni sevmiyor mu.
çocuğu dövdükten sonra ağlama sesinden rahatsız olup sus yine döverim sus diye döven anne.dayaktan korkup ağlamamaya çalışan ama bunu beceremeyip yine dayak yiyen minnacık cocuk.*