can acıtıcı.
yalnızlıktan daha çok koyan bir durum.
aradaki mesafelerin canı cehenneme deyip sürekli küfrettiğim durum.
insan hep bir seçim yapmak zorunda mıdır hayatta?
yoksa seçim yapmak zorunda mı bırakılır?
ben seçimlerimden vazgeçmek istemediğim için bu haldeyim işte,
geleceğim için, fena olmayan bir okulda, sevdiğim bölümü okumak
fakat bunun için
hep onu arayıp sonunda bulduğum adamdan uzak kalmak.
sonucu mu ?
deliler gibi özlemek
çok istediğim halde ağlayacak omzunu bulamamak..
mutsuzluk ve hüznün doruklarında olduğunuz bir günde hüznünüzü paylaşacak kimseyi bulamamaktir. Şimdiye kadar farketmediğiniz yalnızlığınızı tüm hücrelerinizde hissedersiniz. Meğer ne kadar yalnızmışsınız değil mi?
alternatifi olarak, sizin omzunuzda ağlayacak sevdiğiniz birini bulmaktır. bazen siz söyleyemeseniz bile, o fırsatı bulamasanız bile, o ağlayacak omuz, sevdiğiniz birisi için, ağlanacak sizin omzunuz olarak, çevirebilirsiz. ağlamayı, duygusallaşmayı da boş verin hadi. birine manevi anlamda destek çıktığınızı kesin kez bilmek bile, ağlayacak bir omzun vereceği manevi desteği katbekat verir. belki çok klasik olacak ama burada mühim olan, yalnız olmadığını size hissettirebilecek birinin olmasıdır. ya neyse, size bir şey söyleyeyim, ana kuzusu falan değilimdir lakin, gerçi annem öyle der ama, bu ağlayacak tek omuz anne omzudur, şefkatidir aslında. sevdicek omzuda öyledir onu da yabana atamayız tabii. ama hani, her şeyden biraz sıkılmışken, gider annene sarılırsın, gönül alacağın bir şey varsa gönül alırsın ya, öyle birazda.
Üzgün, yalnız oldugunuzda konuşacak birini bulamamaniz. insan hep bu durumlarda başını omzuna koyacak birini arar ve bulamaz yalnızlığın nasıl birşey olduğunu insan o zaman anlar. Yalnızlıgi zaten çoğumuz içimizdeki organ gibi benimsedik.