ağlatan şiirler

entry30 galeri0 video1
    26.
  1. istanbul bugün ağlıyor
    ve ilk defa bana eşlik ediyor
    hiç merak ettin mi neden ağlıyor diye
    ben bu şiiri yazarken bile istanbul bana eşlik ediyor
    o da ağlıyor gök gürüldüyor...
    evet bugün ben ağlıyorum ve sen olmadığın için ağlıyorum
    artık sen yoksun malesef istesek de istemesek de...
    arkanda not bile bırakmadan gittin
    veda etmeden birşey söylemden...
    ben seni nasıl da sevmişim gittiğinde anladım
    soranlara verecek cevabım yok ben senin neyini sevdim acaba
    genelde cevapsız kalan herşey yürek acıtır...
    zaman içinde alışırız buda geçer deriz
    zor olur hemde çok zor olur
    unutmak yürek ister derler...
    unutacak yüreğimiz varda o beni
    bir kalemde sildi ben bunu kaldıramıyorum arkadaş...
    ağrıma gidiyor.
    1 ...
  2. 27.
  3. Şaşırdım Kaldım işte Bilmem Ki Nemsin

    Sözde senden kaçıyorum
    Dolu dizgin atlarla
    Bazen sessiz sevdasın
    ipekten kanatlarla

    Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
    Karşıma çıkıyorsun
    En serin imbatlarda
    Adını yazıyorum
    Bulduğun fırsatlarla
    Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
    Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
    Sözde senden kaçıyorum
    Dolu dizgin atlarla

    Ne olur bir gün beni
    Kapından olsun dinle
    Öldür bendeki beni
    Sonra dirilt kendinle
    Çarpsam kara sevdayı
    En azından yüzbinle
    Nasıl bağlandığımı
    Anlarsın kemendinle

    Kaç defa çıkıp gittim
    Buralardan yeminle
    Ama her defasında
    Geri döndüm seninle
    Hangi düğüm çözülür
    Nazla, sitemle, kinle
    Ne olur bir gün beni
    Kapından olsun dinle

    Şaşırdım kaldım işte
    Bilmem ki nemsin
    Bazen kız kardeşimsin
    Bazen öp öz annemsin
    Sultanımsın susunca
    Konuşunca kölemsin
    Eksilmeyen çilemsin
    Orada ufuk çizgim
    Burda yanım yöremsin
    Beni ruh gibi saran
    Sonsuzluk dairemsin

    Çaresizim çaremsin
    Şaşırdım kaldım işte
    Bilmem ki nemsin

    yavuz bülent bakiler

    1 ...
  4. 28.
  5. gölgesi, suat derviş'e

    ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını;
    bir kere eğemedim bu kadının başını.
    kaç kere sürükledi gururumu ölüme
    fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme.
    cevapları o kadar heyecansız ki onun,
    kaç kere iman ettim hiçliğine ruhunun.
    kaç kere hissettim ki yine bu gece gibi,
    güzelliğin önünde dolup çarpmadı kalbi.
    ne mehtabın aksine yelken açan bir sandal,
    ne de ayaklarında kırılan ince bir dal
    onun taştan kalbini sevdaya koşturmuyor.
    bir çiçeğin önünde bir dakika durmuyor...

    dönüyoruz yine biz bir uzun gezintiden
    gönlümün elemini döküyorken ona ben,
    o bana kedisini dönerek naklediyor:
    "bilseniz mavi boncuk nasıl yaraştı" diyor.
    ya bu kadın delidir, yahut ben çıldırmışım,
    ben ki, bir çok kereler kırılmışım kırmışım,
    ömrümde duymamıştım böyle derin bir acı;
    birden onun yüzüne haykırmak ihtiyacı
    içimde alev alev tutuştu yangın gibi,
    bir dakika kendimin olamadım sahibi;
    hiç olmazsa hıncımı böyle alırım, dedim,
    yola mağrur uzanan gölgesini çiğnedim.

    nazım hikmet
    1 ...
  6. 29.
  7. Nazım Hikmet- Ben senden önce ölmek isterimdir.
    2 ...
  8. 30.
© 2025 uludağ sözlük