dinlediğizde sizi derinden etkileyen, duygu dolu anlar yaşatan, ve gözyaşlarınız karşısında sizi aciz duruma düşüren dizelerdir.
...
...
...
bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok;
sevdiği acıtabilirmiş,
çok acıttığında anladım,
Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım...
...
...
...
--spoiler--
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı?.. Belki... Daha ölmedim!
--spoiler-- *
--spoiler--
şimdi biz neyiz biliyor musun?
akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
birbirine uzanamayan
boşlukta iki yalnız yıldız gibi
acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
bir zaman sonra
batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
bizden diyorum, ikimizden
ne kalacak?
--spoiler-- *
--spoiler--
Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu
Birden ayrımsadık ki ayrılık orada başlıyor
Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde
Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada
Kirletilmemiş bir bulut bile yok artık
--spoiler-- *
--spoiler--
denemeseniz de, bilirsiniz
hiç yakın olmamışsınızdir intihara bu kadar
--spoiler-- *
Ne zaman seni düşünsem,
Çoğalır içimde gül bahçeleri,
Gözünün baktığı yerde,
El değmemiş tomurcuklar uyanır sevdama,
Mavi denizi, yüce dağları daha bir sever olur gönlüm,
Ne zaman seni düşünsem,
Güneş yeniden doğar üzerime,
Yıldızlar sevişir gökyüzünün gönül bahçelerinde,
Sevda ırmağında boğulur öpüşlerim,
Seninle uyur, seninle uyanır düşlerim...
sen yelken indirince, -fazlası gereğinden-
delice rüzgar eser ömrünün direğinden
o vakit anlarsın ki taşlaşmış yüreğinden,
bu 'yalnız' gidiş değil; bir kavmin göçmesidir.
zehirden deva bulmak bilgeliktir gerçekten,
aptallıksa insanın bu zehri içmesidir!
Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
''..
gitmeni asla istemediğim halde , buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söyleyemeden ''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan , o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana ne kadar da zor..
seni görememek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden..
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek..''
Bakışlarına giydirdiğin o minicik eteğinle
aramdaki en kısa mesafe,
matematik literatüründe geçmeyen
piç bir denklemdi.
Üst dudağıma nisan yağmuru gibi düşen alt dudağın
kiralık katil olmaya hevesli acılar taşıyordu,
sulak bir çayırdan ot bitmez dağlara.
Yeşildin, ılıman.
Ben henüz keşfedilmemiş kara parçalarımda
elma şekerini bilmeyen kabileler saklıyordum.
inancını bubi tuzaklarına kurban etmiş olmanın gururuyla
gecenin terkisinde elleri pembe bir kadındın.
Her bel altı darbesinde
Rauf Bey'den kalma acıların arkasına saklanan.
yağmurlarla inseydin içime
içim senden yanaydı
yüzümdeki işgaller senden karaydı
seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi
sana yazacaklarım sil sil bitmezdi
ve ben
sende hiçbir şeydim
sen bende her şeyken.
Bir gece, Gecede bir uyku. Uykunun içinde ben. Uyuyorum, Uykudayım, Yanımda sen.
Uykunun içinde bir rüya, Rüyamda bir gece, Gecede ben. Bir yere gidiyorum, Delice. aklımda sen.
Ben seni seviyorum, Gizlice.. El-pençe duruyorum, Yüzüne bakıyorum, Söylemeden, Tek hece.
Seni yitiriyorum Çok karanlık bir andan. Birden uyanıyorum, Bakıyorum aydınlık; Uyuyorsun yanımda.. Güzelce.
hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. ama geçecek hepsi, geçecek. şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Artık uyandım uykudan karıştırmıyorum tarla kuşunun türküsünü bülbülünküyle
Ve burada yaşıyorum seni bekliyerek
ve sayarak günleri ve saatleri ve mevsimleri
Ve sen çıkageldiğinde kafamda kurduğum avcıların sesleriyle karşılayarak
biliyorum beni tanıyacaksın başımdaki altın taçtan
hırsız saksağanların değerli taşlarını söktükleri tacımdan
bana soytarıdan kalan tahta kasemden
meşelerin ve Akçaağaçların parıltıları sadakaları beklemedikleri vergi sonbaharın gözalıcı ışıltılarını bıraktıkları kasemden tanıyacaksın
hemen gel süren neredeyse doldu dolacak
ve bana çiçek getirme sanki ölmüşüm gibi
gel düşlerimin kasırgasına kapılıp gitmeden ben
gel seni seviyorum de ve gözden silin sonra birden
ben seni görmeden daha silin
gözlerden bulanık bir likör içinde yüzerek karalanan bir veda görüntüsünde yiterken sen ben sana dönüp şöyle demeden git
''biliyorum seni çok sevdiğimi fakat anımsamıyorum kim olduğunu.''
beni ağlatır bu şiir fakat kimin şiiri olduğunu hatırlamıyorum.çok aradım ama bulamadım.
...
bir nefes de benim için al
havasızlıktan öldürme beni
bulutlara, yıldızlara benim için de bak
susadım diyorsam
bir yudum su içmelisin
ben yorulduysam sen uyumalısın
ellerim sevilmek istiyor
saçlarım okşanmak istiyor
dudaklarım öpülmek istiyor
anlamalısın.
...
(bkz: dağ rüzgarı)
gittin ya bırakıp hicrana beni ansızın yüreğimin en derin yerinde kaldı sızın,
gönlümde her dem solan çiçeklerin kokusu gelişin açan gül gidişin ölüm korkusu...