rüyada olduğunun bilincine varırsa insanı uyurken kalp spazmına sürekleyen olay.
kalabalık, taksim gibi sanki. olmayadabilir. üç,beş arkadaşlar sarhoşluğu kutlanıyor gecenin.
elde sigara, eski mavi, ince, spor mont üstümde.
sonra o;hiçbir zaman sevemediğim büyük, beyaz paltosunun korumasında, ortasında duruyor kalabalığın.
insanlar geçiyor, o hareketsiz. görüyorum ve geçip gidiyorum yanından. sonra ilk kez kalbimi dinliyor vücudum
,
duruyorum ve dönüyorum arkama.
bana bakıyor, yüzünde kırılmışlığın asil hüznü, dudaklarını ıssırıyor her kızdığında yaptığı gibi.
vücudum hala reddediyor beynimi
. koşuyorum ve bir an duruyorum. rüyada olduğumun bilincine varıyorum birden.
o ise aniden sarılıyor narin, ufacık elleriyle. sımsıkı. sesim cılız:
-bu bir rüya biliyorsun, değil mi hayatım?
-biliyorum sevgilim.
kendimi bırakıyorum o ana, uyanmaktan korkarak. çok şey söylemek istiyorum.
burnumu çekip konuşuyorum sessizce:
-özür dilerim, ben çok özür dilerim.
-dilemeyin hayatım.
-..
-..
-bir daha sarılmayacaksınız bana, değil mi? öperek de açmayacaksınız telefonumu?
daha sıkı sarılarak diyorsunuz sertçe:
-hayır hayatım.
koğuş nöbetçisinin yatak demirlerine vurduğu palaska sesini duyuyorum birden. gözlerimi açıyorum,
nefes alamadığımı farkederken, göğsümün ağrısı vuruyor beynime. 10-15 saniye hareket edemiyorum.
farkedenler toplanıyor başıma, bağırışmalar. birden kendime geliyorum.
şu anda bile gözlerim doldu. Kalktığınızda krizlere bile sokabilecek derecede rüyalardır. El hemen telefona gider ama cesaret olamaz. çünkü giden taraf zaten odur. bir daha görmemeyi dilersiniz ama sanki inadına daha da rüyalarınızda sık sık onu görmeye başlarsınız.
rüyanın etkisiyle eski sevgili aranır, selam kelam özledim muhabbetleri açılır.
'aklımın ucundan bile geçmedin, ta ki arayana kadar' cevabı alınır, rüya unutulur oturup buna ağlanır. *