Arkadaşım “ben bir telefona o kadar para verip aileme ödetmek istemem, zor durumda bırakamam .” Diye alttan alta bana laf soktuğu için annemi arayıp “anne bana telefon almayalım, ben hiç haketmiyorum aldığımız şeyleri.” Diyerek yarım saat ağlamıştım. Ailemi zor duruma soktuğum da yoktu, düşünmeden konuşan birinin lafıyla stres olmuşum.
Üniversiteye giderken çok zayıftım, 40 kilo olduğum zamanlar vardı. Neyse bir bayram günü boşboğazlı akrabalarımızdan biri bizimkilere bu kız niye bu kadar zayıf hiç yemek yedirmiyor musunuz dedi, benim de o aralar midem bulanıyor sürekli üstüne ablam da blumia mı oldun kızım sen falan deyince beni bi ağlama tuttu bi ağlama tuttu... yemek yemeyi seven bir insandım ve uğraşıyordum ama bir türlü kilo alamıyordum işte. Karşılaştığım çoğu kişiden böyle yorumlar almak canımı çok sıkmış sanırım, bu saçmalık için o kadar ağladım ki…
Kıssadan hisse: insanların kilolarıyla ilgili boş boş yorum yapmayın veya hakkınızda yapılan yorumları çok önemsemeyin. Böyle şeyler gelip geçici, kendinizi üzdüğünüze değmez.
Kurutma makinesinde iç içe geçip düğümlenen nevresim takımımı ve pikemi açmaya çalışırken kollarım ağrıdığı için katıla katıla ağladım. Üstelik tam kurumamışlar.
ilk okulda sınıfça sınavdan düşük not almıştık. yakın arkadaşlarım hoca belki acırda yeni sınav yapar ya da notu yükseltir umuduyla ağlıyorlardı. ben düşük nota takan biri değildim çünkü o sıralar zaten hiç yüksek notum yoktu alışkındım yani. ama kızlar yaw sen ne kadar gevşeksin notunu ailen öğrenince nolacak falan diyorlardı bana ağlarken. bende onlar gevşekliğimi daha fazla kıskanmasınlar diye ağlamaya başladım. hiç ağlayasım olmadığı için kendimi biraz zorlamak zorunda kalmıştım. sonra onlarda kendilerine katıldığım için mutlu olmuşlardı.ewed
Geri gelmeyeceğini bildiğiniz ruhuna şeytan girmiş boş bir insan.Kaybedilen zamana yazık.Biz yine insanlığımızla kalıp küçülmeyelim.Keskin sirke küpüne zarar işte.
Captain tsubasa izlerken misaki başka bir yere taşınıyordu ve iyi oynayamayan çocukların yanında oynayarak galip gelmelerini sağlıyordu. Nedenini bilmediğim bir şekild2 ağlamıştım. Belki de kendimi görmüştüm orda. Bilemiyorum.
iki gündür canım ciğer çekiyordu. Bugün spordan çıktım eve geldim. Hava da bi kapalı kasvetli. Tam dışardan yemek söyleyip battaniyeden ayrılmama günü. Neyse söyledim. Sabırsızlıkla bekliyorum açlıktan öleceğim nerdeyse bi türlü gelmiyor. En son aradılar evi karıştırmışlar getiren elemanla irtibat da kuramıyorlar falan filan ben bi sinir oldum. Heyecanla beklediğim ciğerler dışarda adam gezerken evi ararken soğuyor şimdi diye. Sonra da gözlerim doldu. Ağlayacağım kendime ağlama sakın sen gerizekalı mısın insan bunun için ağlar mı falan diye konuşmalar yapıyorum ama bir yandan da gözlerimden dökülüyor. Olabilir insanlık hali gelen çalışana sakın kötü davranma falan diyorum kendime ama ağlıyorum da bir yandan. En son sen ne zor günler atlattın çok daha büyük şeylere ağladın şimdi buna niye ağlıyorsun diye sinirle kendime tokat attım, kendine gel diye. Benim psikolojim bozuk olabilir mi sözlük?
en son babalar duyar 'daydı sanırım. o yaşlı teyzenin sesi kısılıyor, konuşamıyor. kimse de onu ciddiye almıyor falan. amk öyle bir hüzünlü hava vermişlerdi ki o sahneye bunun için ağlamıştım. malsam demek ki.
hangi türk filmiydi hatırlamıyorum. Hülya koçyiğit'in bebeği oluyordu ama doğumdan kısa bir süre sonra kendisi ölüyordu ve bebek babası tarık akan'la yalnız kalıyordu. ay allahım ne dokunmuştu o son sahne bana, vay efendim el kadan bebe anasız kaldı, kim bakar, kim büyütür, babası anlamaz nası altı değiştirilecek, o adam bir de gider evlenir, kalır mı o çocuk üvey ana elineeee, oy garibiiim, oy talihsiziiiim...
salak mıyım lan ben?
mevlütler. çok saçma bir şekilde dinleyen ağlıyor, hayır neye ağladığını bi tart amk. adam ekonomi ile ilgili ayetlerden bahsediyor anlamadığım neye ağlıyorsun?