kimi zaman ortada hiçbir şey yokken, ya da aslında çok şey vardır ama siz görmezden gelirsiniz, gözyaşları süzülüverir yanaklarınızdan. bir an durup kendinize kızarsınız, ne oldu şimdi dersiniz, neden ağlıyorsun? hâlâ aynı yerde misin yoksa? sonra iyi şeyler düşünmeye çalışırsınız. olmaz. sırasıyla küçüklüğünüzden beri içinizde bir yara olarak kalmış her şey, her detay gözlerinizin önünden geçer *. daha çok ağlarsınız. ağladıkça rahatlarsınız, ağladıkça daha çok ağlamak istersiniz. sonra tekrar başladığınız yere geri dönersiniz, o en son yaşadığınız şu malum kötü anı... üstelik bunu bilerek yaparsınız, daha çok ağlayabilmek için. sonra mı? yine ağlarsınız...sussanız da ağlarsınız...
Ağlamak ne kadar zayıflık gibi görünse de, en büyük güçtür yaşamdan aldığımız.
Ya içinde biriktirirsin tüm sorunlarını, ya da kimse yokmuşcasına ağlayarak atarsın içindeki nefreti, kızgınlığı, acıyı.
Acıyı gülümseyerek atamayız çoğu zaman. inadına gülümsemek gelir içimizden ancak bu sadece acıyı uzatarak yaşamaktır. Acının sağlamlaşmasından başka bir işe yaramaz. Sonra o sorunla ilgili olsun ya da olmasın başka bir sorun patlak verir ve o zaman işte; "her şey üst üste geliyor" diye yakınmaya başlarız. Aslında daha önceden acımızı bastırmasaydık bu yeni sorun çıktığında kendimizi şanssız, mutsuz olmak için yaratılmış bir yaratık gibi görmeyecektik. Belki de patlak verdiğimiz olay tek başına sorun bile ifade etmez haldedir. Ancak sorunları biriktirdiğimizde olur olmaz her şey bize batmaya başlar ve hayata küserek alırız bu sorunlardan intikamımızı.
işte bu yüzdendir ki Ağlamak Güzeldir.
Hayattaki tüm olumsuzluklara karşı tekrar ayağa kalkabilmektir ağlamak.
Yeniden doğabilmek demektir ağlamak.
o ana kadar hep güçlü olmuşsundur, hiçbir zaman düşüncelerinle çelişen işlere kalkışmamışsındır. fakat öyle bir an gelir ki hayatında ne varsa alt üst olmuştur, inanmadığın şeylere inanır olmuşsundur. o an içini bir boşluk duygusu kaplar. ve sorarsın kendine ''ne yapıyorum ben diye''. fakat bu soruya verebileceğin bir cevabın yoktur. işte o anda ağlarsın...
her türlüsü makbuldür. sevinçten , kederden , acıdan , üzüntüden ... helede yanında ağlayacak bir omuz varsa ve seni teselli ediyorsa daha bir keyiflidir. ağlarken insan iç çekmeye başlar ve uyur. uyandığında yeniden doğmus gibi hisseder kendini.
astronotların yapamayacağı eylem. malum uzayda yer çekimi olmadığından sihirli damlalar yere düşemiyor. zaten herif oraya çıkmak istemiş çıkmış, geri dönmek istiyorum diyip mi ağlasın canım, niye ağlasın. ne salak bir bilgi oldu böyle.
iNSANIN dünya ile ilk tanışıklığıdır. ilk duyguyu yansıtma biçimi, ilk konuşma, kendini ifadenin ilk halidir. Acıktığınızı ya da diğer ihtiyaçlarınızı anlatabilmenin ilk yoludur, konuşmayı öğrenene dek. Sonrasında bilinçli bir şekilde duyguların dışavurumudur. varlığa dair farkındalık halidir.
kaldıramayacağın olaylar, acılar karşısında ilk başta ağlamayı seçersin.
gözünden akan damlalar içindeki hüznü giderir ferahlatır seni.
ama zaman ilerledikçe artık ağlayamazsın istesende.içinde kalır tüm keder.
göş yaşların yüreğine akar sessizce sen bile farkına varamazsın.
bir zaman gelir anlarsın ki o küçük damlalarla kalbin kaskatı kesilmiş.
tüm duygularını kaybetmişsindir.kalbin kan dolaşımını sağlamaktan başka hiç bir işe yaramaz.
artık istesende eskisi gibi olamazsın...